KARADENiZFiRTiNASi
  A HARFi
 
  • a 1. Laz alfabesi�nin ilk harfi. 2. Olumsuzluk eki. A_noste: lezzetsiz, tatsız. A_ğnose: akılsız.
  • amûüo ark. dar, daracık. amûüo a svas doloncas: daracık bir yerde yatıyor.
  • amuntxa ark., amutxa atn. xi.birşey, herhangi birşey. a muntxa domağodu: bana bir şey oldu. a mutxa doûüu do var bogni: birşey dedi ama duymadım.
  • amutxaperi atn. 1. bir acaip, bir garip. a mutxaperi oxaôaru uğun: garip bir konuşması var.
  • noğale vi. çarşıdan, çarşı tarafından. Noğale mobulur: çarşıdan geliyorum.
  • amuti, armuti atn., armutu vi. birşey, herhangi birşey. a muti domağodi: bana birşey oldu.
  • abja, abca arş., oruba atn. dere, çay. õ Kaûu abjas kodololu: kedi dereye düştü.afula ark. bir tür bakla.
  • Amencele vi. mecalsiz, takatsiz, dermansız. õ okçinaliüis amencele kodopskidi: yaşlılıkta (kadın) dermansız kaldım.
  • agure ark., ugureli atn. isteksiz, gönülsüz. õ Him ôanda agure ikten: o her zaman isteksiz davranır. 3ad. Ugureli.
  • ağani atn., ağne vi. yeni. õ ağani nusa: yeni gelin.
  • ağanoba atn., ağnoba vi. yenilik. õ ağanobapes muya ôi na ti var cevagi: yeniliklere ne yaptıysam da alışamadım.
  • ağimizeni pazar�ın (atixa) noxlamsu köyünde bir yer.
  • ağnose ark., unose atn. akılsız. õ ağnose üoçi: akılsız adam.
  • Eşanaxu vi. saklamak. õ Nanak modvalupe keşeminaxu: annem ayakkabılarımı sakladı.
  • ağusûozi atn., mariaşina arş. ağustos ayı. õ ağusûozi moxûuis pucepe ngolaşe kocupinu: ağustos ayı geldiğinde inekleri yayladan indirdi.
  • ağviri gem. n3xenis ağviri kocudves: ata gem vurdular.
  • aha 1. hayret ifade eden bir ünlem. aha mu iyu! aaa ne oldu! 2. işte. Aha, hak ren: işte burda.
  • axarisûa gelişigüzel. axarisûa dulya ikums: gelişigüzel iş yapıyor.
  • axiri, baüi xp. ahır. Puci axiris konoüoru do oxorişe keşüaxûu: ineği ahıra bağlayıp eve çıktı.
  • Axiriôici, axirôici ahır kapısı, ahırın önü, ahırın ağzı. õ puşüundi axiri ôicis kodobğu: gübreyi ahır kapısına döktü.
  • axo ark. kıraç toprak, verimsiz toprak. (kay: fahri Lazoğlu).
  • axroşi vi. 1. buruk tat. 2. gerçek tadını almamış elma, armut gibi meyve. õ axroşi m3xuli: olgunlaşmamış, gerçek tadına ulaşmamış armut.
  • aina, ayina atn., çkar ark. hiç. õ aina var ixaôaru: hiç konuşmadı.
  • akole xp., hakole vi., hakele atn. bu tarafa, bu taraftan. õ akole moxtes: bu taraftan geldiler.
  • Akonay, akoni xp., hakoneri, hakonuri atn., hakoni vi. Buralı, buraya ait. õ akonay berepe: buralı çocuklar.
  • aüale atn., arüele ark. bir yandan, bir taraftan. õ aüale ibgas aüale idi3ams: bir yandan ağlıyor bir yandan gülüyor.
  • aüonay xp., haüonayi, haüo ark., haüu atn. bu kadar, bunun kadar. õ aüonay mot ibgar! bu kadar ağlama!
  • aüoôuri atn., aûeüne vi. çocuğu olmayan, çocuğu bulunmayan. õ aliwa aüoôuri kodosüudu: �aliwa� çocuksuz kaldı. õ aüoôuri dosüudare! çocuğun olmasın, var olan çocuğun ölsün, çocuksuz kal! aüoôuri dosüudare (mçm.): çocuğun olmasın.
  • aüoşka (<rus.) pencere çerçevesi. õ aüoşka komeboçani: çerçeveyi taktım.
  • alababula atn. üst üste, iç içe, birbirine girmiş halde. õ koüinüores do ala babula irgines: birbirlerine sarılıp sarmaş dolaş yuvarlandılar.
  • alafi atn., bot. karayemiş ağacına benzer, yaprakları hayvanlar tarafından yenen bir bitki. õ woxle alafişe uluûes: eskiden �alafi�ye giderlerdi.
  • alani atn. yaşıt, akran. õ alani berepe: yaşıt çocuklar.
  • alaşa atn., wuna ark. aşifte, yosma. õ alaşa bozomota: aşifte kız, yosma kız.
  • alboni, anbani alfabe. õ Lazuri alboni. Laz alfabesi.
  • Alema, alima vi., ôaûila atn. iç yağı, kuyruk yağı. õ alema üateri lu: iç yağı katılmış lahana.
  • ali atn., qali xp. boğaz, boyun. õ berek alis kodolomabu: çocuk boynuma sarıldı. õ Alis meöapxu/alis meüaôu/alis melva: boğazına sarılmak (boğmak için).
  • alimse ark., anipse, animse xp. yeğen. õ alimse çüimi komoxûu: yeğenim geldi.
  • aliyoni xp. martı.
  • am xp., haya ark., ham atn. bu. õ am mu yen? bu nedir? õ am xami ren: bu bıçaktır.
  • amabğaleri, amabğeri atn. 1. içeri dökülmüş (katı cisimler için). õ dişüape piliûas amabğaleri naşüu: odunları sobanın içine atılmış halde bıraktı. 2. içeri dökerek.
  • amabğalu 1. içeri dökmek (sayılabilen). õ xviûi xvaûape oxoris kamabğu: kıvır zıvırları evin içine doldurdu. 2. içeri dökülmek. õ wiwila obğemuşis kamibğu: yılan yuvasının içine döküldü, içine girdi.
  • amağmaleri atn., amağameri vi. içeri götürülmüş, içeri taşınmış (cansızlar için). õ doloxe amağmaleri: içeri götürülmüş.
  • amağmalu içeri götürmek, içeri taşımak. õ kva tude xepe kamaviği: taşın altına elimi soktum.
  • amaxlanüeri vi. içe çökmüş, basık (karın). õ korba amaxlanüeri: içe çökmüş karın.
  • amaxlanüu vi. içe çökmek (karın). õ korba kamamaxlanüu: karnım içeri çöktü.
  • amaxtimeri vi., amolveri atn. içeri girmiş durumda.
  • amaxtimu ark., amolva atn. xi.içeri girmek, içine girmek. õ onûuleşe kamaxûu: tarlanın içine girdi. cunaxis kamaxûu: günaha girdi.
  • Amaxvalu atn. xi.1. içeriye doğru öksürmek. 2. içeriye doğru delmek.
  • amainu ark. hamilelik süresinin dolmasına rağmen doğumun gerçekleşmemesi. õ amiinams: sürenin dolmasına rağmen doğumu gerçekleştiremiyor.
  • amakaçeri vi., amaüaçeri atn. 1. içeriye doğru tutarak. 2. içeriye doğru tutmuş.
  • amakaçu vi., amaüaçu atn. xi.içeriye doğru tutmak. õ doüanaşe oxori tere mo amaüaçam! silahı evin içine doğru tutma!
  • amakoteri atn., amakoûeri vi. 1. içine katlanmış. õ nena amakoteri: dili içeri katlanmış. 2. dili içeri katlanarak.
  • amakotu atn., amakoûu vi. içeriye katlamak. õ nena ôicis kamvakotu: dili ağzının içine katlandı.
  • amaüiineri atn., amaüriineri arş. içeriye doğru bağırarak.
  • amaüiinu atn., amaüriunu arş., amaurinu vi. içeriye doğru bağırmak. õ eünas nogutu do oxoris a kamaüiu: kapının önünde durup evin içine doğru bağırdı.
  • amamğorineri atn., amağorineri vi. içeriye doğru böğürerek (hayvan için).
  • amamğorinu atn., amağorinu vi. böğürmek, içeriye doğru böğürmek. õ pucik dudi amanöu do kamamğorinu: inek başını içeriye uzatıp böğürdü.
  • amamşareri atn. 1. içeriye doğru itilmiş. 2. içeriye doğru iterek.
  • amamşaru atn. xi.içeriye doğru itmek, içine itmek. õ bere öopu do tidoloxe kamamşaru: çocuğu tutup içeri itti.
  • amanöamu atn. xi.1. içeri, içine uzatmak. õ otoleşe dudi kamanöu: başını pencereden içeriye uzattı. 2. içeri uzanmak. õ tidoloxe kaminöu: içeriye doğru uzandı.
  • amanöeri, amanöaleri içeriye doğru uzatılmış. õ xanöali penceres amanöaleri kodusüudu: kolu pencereden içeri uzatılmış halde kaldı.
  • amanöoreri atn. içeriye doğru delinmiş.
  • amanöoru atn., amaxvalu atn. xi.Yatay bir düzlemde içeriye doğru delmek.
  • amanöuşeri, amanöuşineri atn. 1. içeri uzatılmış, içeri uzanmış. 2. içeriye doğru uzanarak, içeriye doğru uzatarak.
  • amanüaneri vi., amaüaneri arş. 1. içeriye doğru atılmış, sallanmış. 2. içeriye doğru atarak, sallayarak.
  • amanüanu vi., amaüanu arş. içeriye doğru atmak. õ kva tidoloxe kamanüanu: taşı içeriye doğru attı.
  • amanûoreri 1. içeri yaklaştırılmış. 2. içeriye doğru yaklaştırarak.
  • amanûoru 1. içeri yaklaşmak. õ tidoloxe kaminûoru: içeri yaklaştı. 2. içeriye doğru yaklaştırmak. õ üuli celaxuna tude kamanûoru: iskemleyi oturağın altına yaklaştırdı. 3. içeri çekilmek. õ tidoloxe kaminûoru: içeri çekildi.
  • amastvaleri 1. içeri kaymış, içine kaymış. 2. içeri kaydırılmış.
  • amasûulinu içeriye doğru kaydırmak.
  • amasûvalu atn., amastvalu vi. içeri kaymak. mitik ôi ognuşe tidoloxe kamasûu: hiç kimse anlamadan içeri doğru kaydı.
  • amaşatxeri 1. içine silkelenmiş, sallanmış. 2. içeri, içine silkeleyerek, sallayarak.
  • amaşatxu atn. xi.1. içeri silkelemek. 2. içeri fırlamak. 3. mec. paldır küldür içeri dalmak. odas kamaşatxu: odaya paldır küldür daldı. 4. alelâde bir şekilde içeri ya da bir şeyin içine atmak, sallamak, girmek, sokmak. öopu do oxoris kamaşatxu: yakalayıp evin içine doğru fırlattı, attı.
  • amaşkveri vi., amaşüvaleri atn. içeri girmiş, içine girmiş ya da sokmuş.
  • amaşüvalu içeri yollamak, içine yollamak, içeri göndermek. puci axiris kamaşüu: ineği ahıra soktu, ahırın içine gönderdi.
  • amaûalu 1. xp. içeriye doğru salmak, salıvermek. 2. ark. ortada bırakmak.
  • amaûoçu atn., amaûüoçu ark. içeri fırlatmak. odas a kva kamuûoçu: odanın içine bir taş fırlattı.
  • amaurineri vi., amaüiinu atn. içeriye doğru bağırarak. amaurineri oxorişa kamaxûu: içeriye doğru bağırarak eve girdi.
  • amaurinu vi., amaüiinu atn., amaüriunu arş. içeriye doğru bağırmak. neünas nodgitu do oxoris a kamiurinu: kapının önünde durup evin içine doğru bağırdı.
  • amayonu içeri götürmek (canlı varlıklar için). bere odaşe kamiyones: çocuğu odaya götürdüler.
  • amawelimeri atn., amaomileri ark. içeri bakarak. amawelimeri goluluûuşa eüvağu do colu: içeri bakarak geçerken takılıp düştü.
  • amawelimu atn., amaomilu vi. içeri bakmak. axiris amawes: ahırın içine bakıyor.
  • ambari ark. Haber, havadis. Lazuri ambarepe: Lazca haberler.
  • amitxa atn., amintxa vi. birisi, herhangi biri, bir kimse. amitxas duwvi: birisine söyle. amitxa mulun: biri geliyor.
  • amolva atn., amaxtimu ark. girmek, içeri girmek. doloxe amulun: içeri giriyor. doloxe kamaxûu: içeri girdi.
  • amseri atn., hamseri ark. bugece. amseri mo mulu! Bugece gelme!
  • Üazeta atn., xp., gazeti meg. Gazete, jurnal. Lazuri üazeta: Lazca gazete.
  • anöüera, anöüarya iskorpit balığı.
  • anöe atn., anüe ark. kerkenez kuşu. kerkenez kuşunun türlerine genel olarak bu isim verilir.
  • anöe mumuliwa kerkenez kuşunun erkeği.
  • anöera hamsiye benzer, yenmeyen bir balık.
  • anöesi atn., anüesi vi. 1. atn. kanca. anöesi keüvağu: kanca takıldı. 2. vi. olta. anüesite çxomi öopums: olta ile balık yakalıyor. 3. Vi. Üzerinde çokça kanca bulunan ve geceleri derelere kurulan bir tür olta.
  • anöeşaini atn., anüeşaini xp. şahin kuşu.
  • andaseni atn. oysa, halbuki. andaseni miziûapuûu ti: oysa söylemiştim de.
  • anderi, termaşi, üaybana ölünün arkasından bıraktığı herşey; tereke. anderi na naşüvare: �ander� bırakasın! anderi na dosüudare! sahipsiz kalasın! 3ad. Termaşi.
  • andğa arş., handğa ark. bugün. õ andğa moxûasere: bugün gelecek.
  • andğaneri atn., handğaneri ark. bugünkü. õ andğaneri sûeri komşun: gibi hatırlıyorum.
  • angi ark. kapkacak. õ angepe koüibğu: kapkacak yığıldı. õ ar angis geâgvalu/a ôaôis dolopsamu (not.): ahbaplık derecesi bakımından çok yakın olmak.
  • angi ark., noçxeşe atn. bulaşık. angepe doçxu: bulaşıkları yıkadı.
  • anipse, animse xp., alimse vi. yeğen. õ wanaağanis anipse çkimi moxûasen: yeni yılda yeğenim gelecek.
    • anüesi ark. 3ad. anöesi.
    • anüesi danâi ark. bir diken türü.
    • Anoste ark., unostone lezzetsiz, tatsız. õ anosûe gyai: lezzetsiz yemek.
    • ansaneri ark. asi, baş kaldıran. õ ansanerepek dudi keüozdes: asiler başkaldırdılar.
    • ansüilepuna yaban gülünün çok olduğu yer. õ mwupis ansüilepunas kodolovoli: karanlıkta yaban gülü tarlasına düştüm.
    • ansüili 1. yaban gülü bitkisi. 2. diken. õ asüili komema3onu: diken battı. õ ansüili sûeri bozomota: diken gibi kız. 3. Diken niçin evlenmedi? Bütün bitkiler evlenirken diken evlenmeyi reddeder. Nedeni sorulduğunda �ben yolun kenarına dikileceğim, gelip geçenlere batacağım, böylece herkesle evlenmiş olacağım� der ve evlenmeyi kabul etmez.
    • ansüiloni, ansüilonyayi atn. 1. yaban gülü bitkisinin olduğu yer. 2. dikenli.
    • anteri atn. (giyecek) kazak. õ anteri demiöordu: kazağım yırtıldı.
    • antepe xp., hantepe ark., hantere vi., hani arş. bunlar. õ antepes uwvi haşo komoxûan: bunlara söyle böyle gelsinler.
    • antrise ark., anûisi xp., anûişi, anûeşi üvey. õ Nanaşantrise: üvey anne.
    • anûama vi., aûamba arş. şeftali. õ anûama vimxor: şeftali yiyorum.
    • an3era atn., 3ela arş., üan3xanaüa ark., liüaba yüksek kesimlerde yetişen, 1-1,5m boylarında, kırmızımtrak ve kuş üzümü büyüklüğünde nahoş yemişi olan, beyaz ya da pembe çiçekli çalı türü bir bitki.
    • anwala 1. adap dışı, terbiyesizce, argo. õ anwala ixaôas: edep dışı konuşuyor. 2. edep dışı konuşan. õ anwala üoçi: edep dışı konuşan kişi.
    • anwalaburi atn. küfürlü, adap dışı bir tarzda, argo bir şekilde, terbiyesizce. õ anwalaburi mot ixaôa: terbiyesizce konuşma:
    • anwo xp., wo atn., hanwo vi. bu yıl. õ anwo var moxûu: bu yıl gelmedi.
    • apaöi atina�nın aranaşi köyünde bir yer adı.
    • apiçoras vi. çarçabuk, çabucak, birdenbire, bir anda. õ apiçoras dulyape koniçodu: işler çarçabuk bitti.
    • aôaroûi çok konuşan, çenesi düşük. õ aôaroûi üoçi: çenesi düşük adam.
    • aôau atn., ôaôau vi. kişilere takılmak, alay etmek amacıyla kullanılan bir ifade.
    • aôesôeu atn. aşırı şeyler için kullanılır. 1. õ ini aôesôeru: çok soğuk, kırağı. 2. mwupi aôesôeru: çok karanlık, zifiri karanlık.
    • aôiüo ark., awuôati atn. atik, uyanık, gözü açık.
    • aôoğola hopa�nin buça köyünde bir yer adı.
    • aôoûe bir zaman, kesin olarak tarihlenmemiş, bilinmeyen uzak bir zaman. õ aôoûe kogâirare: seni bir gün görürüm. õ aôoûeşe ar komulun: çok ender, çok seyrek olarak geliyor. õ kogogaşinas na aôoûe duwvare: hatırlarsan bir gün söylersin.
    • aôrili, arôili, igriüa nisan ayı. aôrili kodogutu: nisan ayına girdik.
    • aôuûraüi atn., abuûragi ark. 1. dış tarafı dikensi yumru şeklinde meyvesi olan bir bitki. 2. mec. çok acı yiyecek. çkar var işüomen, apuûraüi sûeri ren: hiç yenmiyor, �apuûraüi� gibidir. 3. sert ve haşin kişi. aôuûraüi sûeri üoçi: sert adam.
    • apxa dokuma tezgahının bir parçası.
    • ar atn., xp., arti meg. 1. bir sayısı. ar oşüuri: bir elma. ar sva: bir yer. 2. hele, hele bir. ar kobâira do muti var domaöis: hele bir göreyimde bir şey lâzım değil.
    • arçkva ark. 1. bir daha. arçkva tkvi: �bir daha söyle.� 2. artık. arçkva bigzalat: �artık gidelim.�
    • arçkvaneri ark. bir dahaki. açkvaneri ôarasüe ndğas mepûare: �bir dahaki cuma günü geleceğim.�
    • aröuûa ark., aröiûa xp., arwuûa vi. küçücük, birazcık, azıcık. aröuûa bibgari: �biraz ağladım.�
    • arfara ark., afara atn. bir kez. ar fara miâirapun: �bir kez görmüşüm.�
    • arfarapes bir defasında, bir keresinde, bir aralar. arfarapes na mağodu ar kogişüuûuüo nosi gamûaseûu: �bir defasında başıma geleni bir bilsen aklın şaşardı.�
    • arüele ark., arüale atn. bir taraftan, bir yandan, öbür taraftan, öbür yandan. arüele zoôons arüele ikoms: bir yandan söylüyor öte taraftan yapıyor.
    • arôoûeşe ar atn. çok seyrek, nâdiren. arôoûeşe ar komulun: �çok seyrek geliyor.�
    • arsotxa arş. herhangi bir yer.
    • arsotxaneri arş. herhangi bir yerden olan.
    • arsotxani arş. herhangi bir yere ait olan.
    • arsotxaşa arş., asotxaşe atn. bir yere, bir yerden, herhangi bir yerde, herhangi bir yerden. asotxale movulu: bir yerden, herhangi bir yerden geliyorum.
    • arsoti arş., asoti atn. herhangi bir yer, bir yer. arsotişe bidare: herhangi bir yere gideceğim.
    • ara atn., qa xp., mûoûi vi. dal. ncas arape guûroxu: ağacın dalları kırıldı.
    • araüani atn., raüani arş. tepe. xolo ti kogoladu raüanepes emôula: yine tepeleri duman sardı.
    • aranâi ark. greyfurt. Aranâi ari şums: greyfurt suyu içiyor.   
    • ardido ark. birçok. Ardido üoçi moxûu: Birçok adam geldi.
    • arfarapes ark. bir aralar, bir zamanlar. arfarapes ndağişe keşapti dorûun: bir zamanlar dağa çıkmıştım.
    • arguni büyük balta. arguni komoidu: baltayı omuzuna aldı.
    • ariani ark., dergi atn. küp. arianis kapça kodolomcumoru: küpün içine hamsiyi tuzladı.
    • arka atn., kra, nkra ark. boynuz. xocis arka moyuûroxu: öküzün boynuzu kırıldı.
    • arkabi, arxave Xopa (Hopa) ve Viwe (fındıklı) kasabaları arasında kalan, Türkiye�nin idari bölümlenmesinde Hopa adı ile bilinen Laz kasabası.
    • arkaburi 1. arhavili, arhavi�den olan. arkaburi yaşar turna: arhavili yaşar turna. 2. arhavili�ye ya da arhavi�ye özgü olan, arhavice. arkaburi oôaramitu: arhavi�ye özgü konuşma. arkaburi birapa: arhavi�ye özgü şarkı.
    • Arkaponi, arkaponyayi atn., nkraoni, kraoni ark. boynuzlu. arkaponi a mskveri kobâiri: boynuzlu bir geyik gördüm.
    • arnavi vi., xameli atn. önden bağlanan iplerle çekilmek suretiyle kullanılan, tahtadan yapılmış geniş kürek. insan gücüyle çalışan bir tür ilkel tahta kepçe. alım yerlerinde yaş çayı arabaya taşımak gibi işlemlerde kullanılır.
    • aroğorda atn., arto arş., arte ark. birlikte, beraber, hep birlikte, hep beraber. iri aroğorda bibirat: hep birlikte oynayalım. aroğorda moxûes: birlikte geldiler.
    • arôili, aôrili nisan ayı. Arôili dogutas üuüuk oüiinu coöams: nisan ayının başından itibaren guguk kuşu ötmeye başlar.
    • arso xp. bir kısmı. arsomuşi komoği: bir kısmını getir.
    • arti arş. öteki. arti keöopi: ötekini al. Artepe: ötekiler.
    • artikati ark., artiüati atn. birbirini, birbirlerini. artiüarti koâires: birbirlerini gördüler. artiüarti var naşüves: birbirlerini bırakmadılar.
    • arûaşeni, arûaşini, aûraşini Viwe (fındıklı) ve atina (pazar) kasabaları arasında kalan, Türkiye�nin idari bölümlenmesinde ardeşen adı ile bilinen Laz kasabası. arûaşeni�şe ulun: ardeşen�e gidiyor.
    • arûaşenuri, aûaşenuri 1. ardeşenli, ardeşen�den olan. arûaşenuri Lazepe: ardeşenli Lazlar. Arûaşenurepeşi dulyas ma nosi var exemizdams: ardeşen�e özgü iş. 2. ardeşenli�ye ya da ardaşen�e özgü olan. Arûaşenuri dulya: ardeşen�e özgü iş.
    • asotxale, arsotxale 1. bir yerden, herhangi bir yerden. Asotxale movulu: bir yerden geliyorum. 2. bir yere, herhangi bir yere. Asotxale vulu: bir yere gidiyorum.
    • asti zaten, aslında. asti var bognidorûu: zaten anlamamıştım/duymamıştım.
    • asûenari atn., astenyayi vi., genciyeri xp. yatalak. asûenari kodosüudu, var oüvaüanen: yatalak kaldı, yerinden oynayamıyor.
    • asûeri xp., hayasteri ark., hamusûeri atn. bunun gibi, buna benzer. asûeri dulyape var momwondun: böyle işleri beğenmiyorum.
    • asvi xp. heba olmuş, boşa harcanmış, heder olmuş.
    • Aşi, anşi altı. aşi tuta diyu si na var gâiri: altı ay oldu seni görmeyeli.
    • aşiği oyapu, opxasinu atn. 1. garipsemek, garip karşılamak. na miwupe opşa aşiği mayu: bana söyledikleri çok garibime gitti. 2. Hayret etmek.
    • üva atn., açkva ark. artık, bundan böyle. üva dubağun: artık yeter. üva moxûi: artık gel.
    • aşvacis ark. bir nefeste, bir anda. aşvacis dulyape doôit: bir nefeste işleri bitirdik.
    • atinori uşkuri ark. bir elma türü; atixa (pazar) elması.
    • atinori ombri vi. meyvesi uzunca ve sert olan bir erik türü, pazar eriği.
    • atinuri, atixuri 1. atinalı (pazarlı), pazar�dan olan. ma atinuri vore: ben pazarlıyım. atinuri bozope: pazarlı kızlar. 2. pazarlı�ya özgü. atinuri oxaôaru: pazarlı�ya özgü konuşma.
    • aûamba arş., anûama vi., aûama xp. şeftali. aûambape dok3es: şeftaliler çürüdü.
    • aûeüne vi., aüoôuri atn. çocuğu olmayan. cuma çkimi aûeüne kodoskidu: kardeşim çocuksuz kaldı.
    • aûüozi atn. meyil, eğim, şev. oöi kocexvii aûüozi moğams: toprak parçasını aşağıya indirirsen meyil getirir.
    • avla, üoda avlu. Avla süani cuneli/öepri megipinare: senin avlun güneşli/oraya kendir sereceğim. avlaşi xoci ôanda xociüa (arş., not.): avludaki öküz hep tosun görülür. sahip olunan şeyin değerini bilmemeyi ifade eder.
    • azmarida izmarit balığı.
    • aâanâgi çizme, horon oynarken giyilen ve dize kadar uzanan çizme.
    • awi xp., hawi ark., ase meg., hus atn. şimdi. awi mu iqvasen? şimdi ne olacak?
    • awineri xp., hawineri ark., husineri, husûineri atn. şimdiki.
    • awişkule xp., hawişkule ark., husişüule atn. şimdi. awüule mu iqvasen? şimden sonra ne olcak?
    • awuğe ark., awiğe xp., mawupxe atn. küçük yapılı bir tür eşek arısı.
    • awuôaûi atn., aôiüo ark. atik, uyanık. awuôaûi bere: atik çocuk.
  •  
      Bugün 17317 ziyaretçi (22698 klik) kişi burdaydı!



     http://karadenizfiirtinasi.tr.gg/

    A&0023305;lış Sayfası Yapın Sık Kullanılanlara Ekleyin E-Mail Yollayın


     
     
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol