zabuni atn. , â abuni xp. (<far. zebun) hasta. ini mayu do zabuni deviyi: üşüdüm ve hasta oldum.
zabunoba atn. , â abunoba xp. hastalık. zabunoba gulun: hastalık dolaşıyor.
zade arş. , dido ark. , opşa atn., iya xp., gyopşa xp. çok. zade pea û i bore. çok kötüyüm.
zağvari arş. bakımsız, hasta, zayıf.
za ü ovidi atn. �hain ve kötü kişi� anlamında kullanılır. ancak hıristiyanlıkla ilgili dinsel bir kavram olabilir.
Zama û a vi. , zimari ark., atn. iyice pişmemiş ekmek.
zanci , û anci atn. , û angi ark. bakır çalığı.
zangali arş. 1 . dizin üst kısmına giyilebilen giysi. 2 . vj. taban kısmı olmayan dizleri geçecek kadar uzun çorap türü.
zango ö i kilise�de çan çalan kişi.
Zardava, ü venuri, man w ipuye xp. ağaç sansarı.
zderi , zdaleri 1 . sıkılmış. 2 . çekerek.
bzengi vi. , mzengi ark., zemci atn. kendir dokuma tezgahında kullanılan 30 cm uzunluğundaki mekik.
zemci atn. , mzengi ark., bzengi vi. kendir dokuma tezgahında kullanılan 30 cm uzunluğundaki mekik.
zemsku , mzesku ark., zems ü u atn. karakuş.
zeni (<lat. zone) 1 . düzlük. zenişe cevulu: düzlüğe iniyorum. 2 . bölge, alan. karma û e zeni. değirmenin olduğu bölgesi.
zenimosi 1 . bir bitki türü. 2 . Atn. gerçekte olma olasılığı yokken ağaçta biteceğine (oluşacağına) inanılan meyve. iyondri, zenimosi inçanasere: bekle, ağaçta �zenimosi� bitecek.
zenimoşi vi. bir köy adı.
zenişi atn. , moni ark. boncuk. alis zenişi dolobun. boğazına boncuk takmış.
zeri ezilmis. zeri lu: ezilmiş lahana yemeği.
zgimo ö eri bükülmüş.
zifona , zifozi 1 . fırtına. zifona mulun: fırtına geliyor. 2 . kara bulut.
ziğali ark. taneleri henüz ortaya çıkmaya başlamış mısır.
zimari atn. , w omi , n w omi ark. 1 . hamur.
zimari , zama û a ark. 2 . iyice pişmemiş ekmek.
zingiri ark. , ü us ü uli atn. kuyruk sokumu kemiği, uca.
zirmi ö i ark. arş. atak, çevik, hareketli.
zir û o atn. hayLaz, geveze.
zirza atn. , reze arş. fermuar. zirza ü o ü omaxu: fermuarım bozuldu.
zirzo ô i atn. Geveze, zirzop. Ha ü u zirzo ô i bere, mişe dozdu: bukadar geveze çocuk, kimden çekti.
zi û eri atn. söylenmiş söz, laf. him hamuşi zi û eri: onun bunun söylediği.
ziva arş. hafif vurup geçen ağrı.
zlan w a , zlun w a atn., w una ark. 1 . Atn. vıcık vıcık. 2 . birileriyle düşüp kalkan kadın, yosma, aşifte, mastı.
zla ô eri atn. , zli ô eri ark. ezilmiş, çiğnenmiş. zla ô eri xurma. ezilmiş hurma.
zomini ark. meyvenin içi, sulu kısmı.
zomini cen3u arş., not. tövbe etmek.
zomloti pazar�ın xaçkuni (alçılı) köyünde bir yer adı.
zuğa atn. , zoğa xp. , mzuğa vi. deniz. zuğauça: karadeniz. Uça zuğa: kara deniz.
zuğa ô ici atn. , zuğa ü ici ark. deniz kıyısı, sahil.
zuluma û i atn., mec. (<gln.) 1. haşin, sert. zuluma û i sterhi: çok haşin/sert. 2. Bolluğu, çokluğu belirtmek için. zuğa do zuluma û i s û eri nçai: bol miktarda çay bitkisi.
zumeri ölçülmüş. zumeri livadi. ölçülmüş tarla.
zura kancık. zura lay ö i. kancık köpek.
zureri atn. , mzi ü eri vi. çiftleşmiş. zureri ü a û u: çiftleşmiş kedi.
zurmexi vi. , zemexi atn. daha çok gür ormanlarda yetişen, 50-60 cm boyunda, çay tohumuna benzeyen kırmızı renkli tohumları olan, karayemiş yaprağına benzer solmayan küçük yaprakları olan ve besleyiciliği ile ünlü çalı şeklinde bir yer bitkisi.
Bugün 17313 ziyaretçi (22691 klik) kişi burdaydı!