|
tailaksi atn.tannaksi vi. 1. darmadağın. bere bara tailaksi diyes: çoluk çocuk darmadağın oldu. 2. seyrelmek, azalmak (kalabalık). üoçepe tannaksi divez, goin3orez. adamlar iyice azaldılar, seyreldiler.
talasani atn., siüali ark., bğapa arş. mısır çiçeği.
talazi ark. teknelerde ambar yüksekliğinin ek tahtalar konularak yükseltilmesi işlemi.
tamğara xp., ûangala atn., vi. 1. Büyük baş hayvanların boynuna takılan, kalın sesli, büyük çıngırak. 2. çan.
tamli, tambli atn. çalı. müyapu tamlis komeşüaxûu: çakal çalının altına girdi.
tamlona atn. çalılık. müyapu tamlonas kamaxûu: çakal çalılığa girdi.
tamo vi. yavaş. tamo tamo: yavaş yavaş.
tani ark., üvali wüari, ôiôiûi wüari vi. 1. peynir suyu.
tani arş., mja atn. 2. ayran. tani şums: ayran içiyor.
tanura atn., tanur ark., tanuri 1. sabah yıldızı. 2. günün doğuşu, şafak vakti, tan vakti.
tasi, ntasi atn., öüemi xp. tohum. tasi contasams: tohum ekiyor.
tataiüa atn. yay biçiminde, tetik çekildiğinde oku fırlatan bir düzenek.
tatu, tati 1. pençe. tatu çxindis komudu: pençeyi burnuna taktı. 2. pati. 3. eldiven. tatu komoydu. eldiveni giydi.
tavi ark. bir çocuk oyunu.
te ark., tena vi., kyona vi., çona atn. ışık. n3a te. gök ışığı. mjora te. güneş ışığı.
texeli ineğin ayak derisinden yapılan terlik şeklindeki çarık.
tenda Lazca�da bir bayan ismi; ışığın kız kardeşi.
teona Lazca�da bir bayan ismi; ışıklık, ışık bahçesi.
tercali, deburcali deccal.
tere �tarafa, e doğru� anlamlarını veren yön ifasesi. şüimi_tere mulun: bana doğru geliyor. ham_tere: bu tarafa.
terena bir balık türü.
termaşi, anderi, üaybana 1. ölünün arkasında bıraktığı herşey, tereke. 2. Sahipsiz kalan şey. õ Muûiüerepe muşi termaşi kodosüudu: ıvır zıvırları sahipsiz kaldı. 3. Sahibinin ölü olmasından dolayı �uğursuz şey� anlamında kullanılır.
termoni üzüm suyu, fasülye, mısır unu ile yapılan Lazlara özgü bir yemek türü, bir tür aşûre.
tevuli atn. tür, çeşit. muüu tevuli. kaç çeşit.
tferi, cenzireri atn., mbraleri vi., mraleri xp. çoğalmış, türemiş.
txa, şoroni ark. keçi. txa do mgeri: keçi ile kurt.
txiri, ntxiri fındık. türleri: 1. Vi. txiuci. 2. Vi. tximasari. 3. Vi. txiüvai. 4. Vi. bubğini: kalın fındık. 5. Xp. txirburbali. 6. Xp. faşuri.
txirwiwi (<ntxiri wiwi), ntxiriliöi atn. 1. ark. genellikle yeşil fındık ve karayemiş gibi meyvelerde bulunan, çatal kuyruklu, kahve renkli, yaklaşık 1 cm uzunluğunda bir böcek. 2. mec. uzun boylu.
txombi ovapu ark. irin bağlamak.
txombi vi. atn., txomuri xp. irin, cerahat. õ txombi to gayas (meyoçama). sana irin olsun.
txombu atn. vi., txomu xp. kızılağaç. õtxombuşe colu: kızıl ağaçtan düştü.
txombepuna kızılağaçlık, kızılağacın çokça yetiştiği/olduğu yer.
txoza, ntxoza, txozva 1. örgü. toma txoza. saç örgüsü. 2. ardı sıra, peşpeşe.
ti 1. baş, kafa, kelle. õ ti wuna: baş ağrısı. 2. atn. tepe (ağaç vs.).
ti öunöu atn., ti ûeûel ark. başı açık. õ ti öunöu mot gulur. başı açık dolaşma.
tidoloxe içeriye doğru. õtidoloxe kamaxûu: içeriye doğru girdi.
ti dveri atn., not. telâşlı. õ ti dveri gulun: telâşlı bir halde geziyor.
ti elasvaru arş., toma ela3xonu saçını yana taramak. õ ti kelisvaru: başını yana taradı.
ti emsüalu arş., dudi gamaûaxu atn. kafasını kırmak. õ ti egimsüare. kafanı kıracağım.
ti ezderi, ti moğameri ark., not. baş kaldırmış, baş kaldıran, isyankar. õ hantepe ti ezdeyi dives: bunlar asi oldular.
ti ezdalu, ti moğmalu ark., not. isyan etmek, baş kaldırmak. õ üoçepek ti moğes: adamlar isyan ettiler, baş kaldırdılar.
tigale atn. dışarıya doğru. õ tigale gamaxûi. dışarıya doğru çık.
ti geladvalu ark., dudi celadvalu atn., not. baş koymak, kesin kararlı olmak. õ ham dulyas ti geladves: bu işe baş koydular.
ti gendriüu ark. başını eğmek. ti gendriüeri mot gulu? başını eğip ne geziyorsun?
ti goktalu 1. not. aniden sinirlenmek, sinirleri tepesine çıkmak. õ him bâiris ti gomaktu: onu görünce sinirlerim tepeme çıktı. 2. Başı dönmek. õ ti gomakten: başım dönüyor.
ti gondinu, dudi gomğiru atn., not. ortadan kaldırmak, kaybetmek, yoketmek. õ idi do ti goyindini. git de kendini yok et.
ti gon3oru atn., not. sıkıntıya düşmek, sıkıntıdan dolayı başında saç kalmamak.
tijile atn. yukarıya doğru. õ tijile elaxûi. yukarıya doğru çık.
tijin atn. üste doğru. õ tijin exûi. üste doğru çık.
ti ürinwoni ark., not. başına buyruk. õ ti ürinwoni üoçi: başına buyruk erkek.
ti üurâala vi., ti üoôala, ti mozgvala atn., ti üuôela ark. başı aşağa bacaklar yukarı olma durumu, amud durumu.
Dudi gamağmalu atn., not. ortamın müsait olması durumunda ortaya çıkmak, kendini göstermek. õ coğori na var on svas müyapuk dudi kogamiğams: köpeğin olmadığı yerde çakallar kendini gösterir/ çakallar ortaya çıkar.
timele atn. öteye doğru, öbür tarafa doğru. õ timele golaxûi. öteye doğru geç.
ti meşüomu atn., not. kendi kendini yemek, kendi başını yemek, kendine zarar vermek. õ ti nişüomu. kendi başını yedi.
ti moğameri, ti ezderi ark. baş kaldırmış, isyan etmiş.
ti moğmalu atn. 1. başaklı bitkilerin başaklarının olgunluğa ulaşması fiili. õ mdiüak ti komoğu. buğdayın başağı oluştu. 2. Ark., not. baş kaldırmak, isyan etmek. 3. Azmak, azıtmak, sorun haline gelmek. õ mapxalapes dumöüuk ti moğu: sıcak havalarda karınca azıttı.
timole atn. beriye doğru, bu tarafa doğru. õ timole molaxûi. beriye doğru gel.
ti odvalu atn., not. paniğe kapılmak, telâşlanmak. õ muluran dvagurus ti adu. geldiklerini duyunca telâşlandı, paniğe kapıldı.
ti oüoçanu, ti oçanu ark., not. dert edinmek. õ mtel dulyas si ti mot oüuçanam. sen herşeyi niye dert ediniyorsun.
ti ontasu atn., not. 1. sersemlemek. õ ti mantasu: sersemledim. 2. Sersemleştirmek. õ berepek ti mintases: çocuklar beni sersemleştirdiler.
ti osenu atn., ti oktalu ark. başı dönmek. õ ti masenen/ti makten. başım dönüyor.
ti oşüomu atn., not. kafayı yemek, üşütmek, delirmek.
ti oûaxu atn., not. az bulunan bir şey için baş kırmak, az bulunan bir şeye sahip olmaya çalışmak. õ a çilo kapça şeni ti ûroxun. bir kilo hamsi elde edilmeye çalışılıyor, hamsi için baş kırılıyor.
titude atn. dibe doğru (kuyunun içine vs.). õ titude dolowes: dibe doğru bakıyor.
tiwale atn. aşağıya doğru, başaşağa. tiwale kocelaxûu: aşağıya doğru indi.
ti wuna atn., ti wüuni ark. baş ağrısı. õ ti wuna kemöopu. Başımın ağrısı tuttu/ beni baş ağrısı aldı.
tiaspiyoni xp., ûrasôironi ark., timöita ark. atn saka kuşu.
tikuni atn., kuni vi. beyin. pucişi tikuni imxos. ineğin beynini yiyor.
tila, ğeci monta atn. domuz yavrusu, burtlak.
tilane xp., mtilana gerçekten, sahiden. tilane heşo yen i? gerçekten öyle midir?
timowumori atn. ineğin doğumdan az önce çıkardığı su dolu zar.
timya atn. çok az bulunan, bulunması zor. timya sûeri: az bulunan şey gibi.
tina 1. bari, en azından, hiç olmazsa. tina ham komomçi. bari bunu ver. 2. beri, yapalı, edeli vs. mopti tina a var domaxunu. geldiğimden beri/geldim geleli rahat oturamadım. tina ar var domoxunu. bir kez olsun oturamadım, rahat yüzü görmedim. 3. ise de. õ oxoris kamapti tina miti va bâiri: eve girdim ise de kimseyi göremedim.
tipi, tipala ark. çayır. õ tipi şüorums: çayır biçiyor.
tiri, mtiri kayınpeder, kaynata. õ tiri duğuru: kayınpederi öldü.
tis mexuneri atn. ağzına kadar dolu, silme dolu. õ mjalva tis mexuneri üuüma komomiğu: silme süt dolu güğümü getirdi bana.
tis mexunu atn. ağzına kadar dolmak, silme dolmak. õ kapça, çupişi tis konoxedu. hamsi küpün ağzına kadar doldu.
tisena atn., tiktala ark. baş dönmesi. tisena/tiktala miğun: bende baş dönmesi var.
tiseneri atn. 1. başı dönmüş, sersem. sum ndğa tiseneri gofûi. üç gün sersem bir halde dolaştım. 2. başı dönerek.
tisya atn. kurban. tisya dovayaûu: ona kurban olurdum.
tişe obaru arş., not. hesapsız harcama yapmak. õ tişe ibay: hesapsız harcama yapıyor.
tişineri olgun, deneyimli, saygın. tişineri dida: olgun (yaşlı) kadın.
titxu xp., tutxu 1. katı olmayan, seyreltik, ince (sıvı). õ lu üvaneri dido titxu iqu: lahana yemeği çok ince oldu. 2. Sık olmayan, seyrek (örülen, dokunan herhangi bir şey için). õ tutxu şveri üalati: seyrek dokunmuş sepet.
tito birer, teker teker. õ tito tito: birer birer, teker teker.
tito wuûa ark. azar azar. õ gyari tito wuûa, tito wuûa geidu do oöüomu: yemeği azar azar koyup yedi.
tiz endvalu ark., not. üstüne alınmak. õ tiz var ebindvam: üstüme alınmıyorum.
tkvala ark. söz, kelime, sözcük.
tkvanebura ark., ûüvaneburi atn. 1. kendi kendinize. 2. kendinizce, kendinize özgü, size göre.
toxi, berci atn., bergi ark. kazma.
toxli bir yaşındaki koç.
toyöi atn., toüi ark. İp. Mûalepe toyöis kocoüoru do komoybu: otları iple bağlayıp sırtladı.
toyöina atn. Kısa ip. Ôaôulik montina muşis a toyöina duöimoşi: dede torununa bir ip eğirdi.
toüi ark., toyöi atn. İp. toüite kogyoüoru. iple bağladı.
tolemûoçu atn. göz çıkardığına inanılan ve gece ortaya çıkan, siyah-sert kabuklu uçabilen bir böcek.
toli 1. göz. tolişi çilambri var usüuru: gözlerinin yaşı kurumadı. 2. tane. õ lobya (n)toli: fasülye tanesi. 3. Suyun gözü, suyun çıktığı yer.
toli mostvalu atn., not. Gözü korkmak, gözü kesmemek, cesaret edememek. Svaraşi mçxunoba bâiris oziûu toli momisûu: kitabın kalınlığını görünce okumaya cesaret edemedim, gözüm korktu.
tolişi üaüala atn. göz tanesi. Tolişi üaüalape gamançaüu: göz tanelerini dışarı dikti.
toli cedvalu atn., not. göz dikmek, göz koymak. a bozos toli kocedu. bir kıza göz koydu.
toli çona atn. 1. göz nuru, göz ışığı. 2. mec. çok sevilen kişi. e toli çona şüimi. ey gözümün ışığı, nuru.
toli emöeri arş. kör.
toli emwüalu arş. gözünü çıkarmak. toli egimwüare: gözünü çıkaracağım.
toli gamamöirdu atn., not. yırtık, uyanık, açıkgöz, kurnaz.
toli gamançaüu 1. gözleri dışarı fırlamak. Guri nantxus tolepe gamvançaüu: bayılınca gözleri dışarı fırladı. 2. Not. Gözünü fal taşı gibi açmak. xelobate tolepe gamvançaüu: sevinçten gözleri fal taşı gibi açıldı. 3. Not. Hoşnut olunmayan bir durumu, kızgınlığı ifade etmek amacıyla gözlerini iyice açıp sertçe bakmak, gözleri dışarı fırlarcasına birine dik dik bakmak, gözlerini dikmek. õ xuçete tolepe gamaminçaüu: kızgınlıktan ötürü bana gözlerini dikti.
toli gowoğmalu ark., not. gözü dönmek, sinirden deliye dönmek, gözü bir şey görmemek.
toli üovidi atn. gözleri içeri kaçmış kimse.
toli üowomwupu atn. tansiyondan gözü kararmak. õ tolepe üowomomwupu. gözlerim karardı.
toli üowoğmalu atn., not. bir noktaya dikkatını toplayamamak, dikkatı dağılmak.
toli motfala atn. gözlük. õ toli motvala duûroxu: gözlüğü kırıldı.
toli moûinu ark. nazar değmek. õ toli mogaûasen: sana nazar değecek.
toli oxenu atn. göz kırpmak, işmar etmek, işmar eylemek. bozok toli uxenu. kız ona işmar etti.
toli opşalu atn. duygusallıktan dolayı gözleri dolmak. õ ulun domağurus tolepe mapşu. gideceğini duyunca gözlerim doldu.
toli oûawu atn., not. sahip olunamayan bir şeye eziklik duyarak bakmak, imrenerek bakmak. õ ma vimxoûaşa himuk toli ûawums: ben yerken o, imrenerek bakıyor.
tolis üowogutinu atn., not. hayali gözünün önünde olmak, hayali gözünde canlanmak.
tolişe moğmalu atn., not. burnundan getirmek, anasından emdiği süt burnundan gelmek. õ opşa cari maşüomu do ontxoru ontxoru dobğuri, pşüomipe tolişe moviği: çok yemek yemekten kusa kusa öldüm, yediklerim burnumdan geldi (gözümden geldi).
tolişe celolva arş., not. gözünden gelmek, (sevdiği yanında yokken) güzel şeylerden zevk alamamak.
toma, tuma 1. saç. õ toma kodvabğu. saçı döküldü. 2. Koltuk altları ve/veya cinsel organ çevrelerinde biten tüy, Kıl.
tuma 3ad. tuma.
tomalyayi 1. Saçlı. 2. kıllı, tüylü.
tomatisi, balucaği ark., balurâaği, şanauli patulcani xp. domates. õ domatisi imxos. domates yiyor.
tona ark. olta ipliği, misina.
toûi paça. õ toûi mboli. bol paçalı. (derleme: akçakoca).
tozloğoni arş. dize kadar örülen yün çorap.
traüonli ark. zehirli bir balık.
troni xp., orâo ark. 1. iskemle. 2. sandalye. õ ar stoli do tronepe ekole kaeladgin. bir masa ve sandalye duruyor o tarafta.
tude 1. alt, dip. õ nca tude dolozun: ağacın dibinde duruyor. 2. (Zemin anlamında) yer. Tude xes: yerde (zeminde) oturuyor.
tudendo atn. alttan. õ tudendo a kva keöopu. alttan bir taş aldı.
tudenüale atn., tudele ark. alt taraf, alt tarafta. õ tudenüale âun. alt tarafta, altta duruyor.
tugi xp., mtugi ark., mtuci atn. fare. õ tugi doxrosüu: fare geberdi.
turgeri atn., trageri ark. örtülmüş (çatı için). turgeri otva. örtülmüş çatı.
turkona türkiye. õ turketiş zuğape. türkiye�nin denizleri.
turki türk. õ turkepe: türkler.
turkuri, turkuli türkçe. õ turkuri nena: türk dili. õ turkuri möaraloba: türk edebiyatı.
tuta atn., mtuta ay, kamer. õ tuta kocedu onas: tarlaya ay ışığı vurdu.
tuta mesûuri arş., tuta üudeli, tuta gamolva 1. ayın son günleri. õ aôrilişi mesûuri: nisan ayının son günleri. 2. hilal.
tutaçxa atn., xp., tutaşxa meg. (<tuta ndğa) pazartesi günü.
tutanda (<tutaşi da) Lazca�da bir bayan ismi.
tutaste atn., tutaşte ark. 1. ay ışığı ile aydınlanmış gece, mehtap. 2. Hale, ayla.
tutxu atn., titxu xp. yoğunluğu az olan, seyrek. õ tutxu dupini. seyrek, aralıklı ser.
tutin3ela ark., tutiçeli atn. arpacık hastalığı.
tutula vi. pısırık, zayıf kişilikli, aşırı duygusal, en küçük şeyden etkilenen. õ tutula oxorca. duygusal kadın.
tuti, mtuti ayı. õ tuti steri gvaneri orûu: ayı gibi besili idi.
tantupe bir Laz kabile adı.
tuyleği (<tur. Tüylek) bir yıldan büyük olan atmaca.
ûvini xp., wvini vi. 1. Zeka. 2. zihin.
|
|