KARADENiZFiRTiNASi
  U HARFi
 
  • u olmaksızın. isimlerin önüne gelen olumsuzluk eki.
  • uba atn., oba göğüs, koyun. ubay na melemixeûi: sen ki, benim koynumdaydın.
  • Uçile karısı bulunmayan, dul (erkek).
  • ubabeli babasız, yetim. ubabeli bere: babasız çocuk.
  • Uçilu 1. Evlenmemiş erkek. 2. Bekar.
  • ubereli ark. çocuksuz, çocuğu bulunmayan.
  • ubğu, ubğuşi traş olmamış, traş olmaksızın, traşsız.
  • ubonu vi., umbonu atn. 1. yıkanmamış (canlı, uzuv için). Ubonu xepete gyari imxors: yıkanmamış ellerle yemek yiyor. 2. Yıkamadan, yıkamaksızın.
  • uca, metu atn., ndura atn., üuûûuni arş., nure arş. sağır. metu na on şeni var dvaguren. sağır olduğu için duymuyor.
  • uceli, cerdeli atn. bakraç.
  • uci atn., quci xp., uji kulak. oziûu oziûute uci memişüomu. söyleye söyleye kulağımı yedi.
  • uci cecinu arş., not. kulak ardı etmek, ihmal etmek. giwvipe ucis mot cicinam! söylediklerimi kulak ardı etme!
  • uci elaçalu ark., not. kulak asmak, önemsememek. uci elapçi. kulak astım, önemsemedim.
  • uci elaövalu atn., not. 1. gürültüden dolayı kulağını sağır etmek, çok konuşarak rahatsız etmek. 2. çok konuşarak rahatsız etmek, sağır olmak. xolo uci elemiövasere: yine kulağımı sağır edecek.
  • uci elaüvateri ark., not. eski bilmişlerden, eski kulağı kesiklerden.
  • uci gamaxveri not. vurdum duymaz, bir kulağından girip diğerinden çıkan.
  • ucis üapça ceövalu arş., üromi goşüoru atn., not. çaktırmadan bir şeyi/işi yapmak, uyutarak/yanıltarak bir iş çevirmek. uci üapça kocebuövi: yanı başında bir şey yaptım da anlamadı.
  • uci meçamu not. 1. dinlemek, ciddiye almak, kulak asmak. himus uci mo meçam, ma mişüini: ona kulak verme, onu dinleme, ciddiye alma, beni dinle. 2. kulak misafiri olmak.
  • uci palanwa atn., uciş pampa ark., uci ôeôendula arş. kulak memesi.
  • ucibuşi atn., ugubu vi., ugibu ark. kaynatılmamış, kaynamamış, haşlanmamış. ucibu mjalva: kaynatılmamış süt.
  • uça siyah, kara. uça toli: siyah göz. uça lobya:siyah renkli fasülye.
  • uçala, uçalyayi siyahımsı, siyahımtrak. uçala üaûu: siyahımsı kedi.
  • uçaşa ğura ark., not. iyi gün görmeden ölmek.
  • uçaşa oçodu ark., not. hiç iyi gün yüzü görmeden tükenmek, heder olup gitmek. Lazuri nusalepe uçaşa içodenan: Laz gelinleri iyi gün yüzü görmeden tükeniyorlar, heder olup gidiyorlar.
  • Unüila, umüila xp. 1. Derece olarak diğerlerinin altında olan, ast. 2. Memur. 3. Kardeşlerin küçüğü. Jur cuma korûes: umçane çileri, unüila uçilu ûu: iki kardeştiler. Büyüğü evli idi, küçüğü bekar.
  • uçxuşi, uçxu yıkanmamış. çxeri uçxuşi noğas kodelibğes: her türden insan çarşıya doluştu.
  • uçkimeli ark., şüimi dixo atn. bensiz, ben olmadan, ben olmaksızın. uçkimeli muöo skidare? bensiz nasıl yaşayacaksın?
  • ueşagnapu xp. 1. Duyulmamış, işitilmemiş. 2. Duyulmadık, işitilmedik. 3. Duymadan, işitmeden, duymaksızın, işitmeksizin.
  • uöu 1. gerektiği kadar pişmemiş. 2. Pişirmeden, pişmeksizin.
  • uöu 1. dikilmemiş (giysi vs.). 2. Dikmeden, dikmeksizin.
  • udin3xireli, udi3xire kansız. bere udin3xireli kodosüudu: çocuk kansız kaldı.
  • udodginu durmadan, durmaksızın. udodginu, gzaleri noğaşa kocefûi. durmadan, hep yürüyerek çarşıya indim.
  • ugamalam3ku, ugamam3kvalu vi., ugamamwulu atn. ucu sivriltilmemiş (kalem, çubuk vs.).
  • ugoçxaluşi yıkamadan, yıkanmamış.
  • Ugamaçxu içi yıkanmamış. �Ugamaçxu üuümas wari mot dolobam ma vuwvi�: �içi yıkanmamış güğüme su doldurma� dedim.

  • ugureli atn. agure ark. 1. isteksiz, gönülsüz. him bozo şüala oçilus opşa ugureli orûu: o kızla evlenmeye çok isteksizdi. 2. isteksizce, gönülsüzce, içinden gelmeyerek. asere dulya ugureli ikums: yapacağı işi isteksizce yapıyor.
  • ugverdeli yarılanmamış, bölünmemiş.
  • Ugyareli, ugyare ark., ucareli, dixo cari atn. 1. yemeksiz, yemek yemeksizin. 2. atn. ekmeksiz. ugyareli kodopsüudit: ekmeksiz kaldık.
  • uhuhu atn., mğu ark., ololi xp. baykuş. Seris uhuhuşi oüiinu ğuli işinen: gece baykuşun ötmesi kötüye işaret kabul edilir.
  • uxvene xp., jurşuroni ark., korbapşa atn. hamile, gebe.
  • Ukomoce, ukimoce 1. kocası bulunmayan, kocasız, ersiz. 2. Dul kadın.
  • ujden atn. (<tur. uçtan), naüotiren ark. gittikçe. möima ujden minöu. bana yağmur gittikçe işledi, etkisini gösterdi.
  • ukomocuşi, ukomocu 1. Evlenmemiş kız. 2. evde kalmış kız. 3. Evlenmeden, evlenmeksizin.
  • ukosuşi, ukosu 1. Süpürülmemiş. oxoris bozomota kon do, avlape muşi ukosuşi iyondrams: evde bir kız varken, evin avlusu süprülmemiş bir halde duruyor. 2. silinmemiş. 3. Süpürmeden, süpürmeksizin. 4. Silmeden, silmeksizin.
  • Uüaçxe, oüaçxe, oüvaçxe sonra. uüaçxe mefûare: sonra geleceğim.
  • uüaçxeneri sonraki. him uüaçxeneri dulyan: o sonraki iş.
  • uüai atn., uüule, oüule vi., eüule arş. biraz sonra, az sonra, birazdan. uüai ôare: birazdan yapacağım.
  • Udaçxire xp., udaçxure, udaçxuri atn. 1. Ateşsiz, içinde ateş bulunmayan. 2. Ateşi olmadan/ olmaksızın.
  • uüaüalu 1. tanelerine ayrılmamış. uüaüalu ntxiri: tanelerine ayrılmamış, ayıklanmamış fındık. 2. Tanelerine ayırmadan/ayırmaksızın.
  • uüule 1. �den/dan sonra, ardından. yemaş-üule: öğleden sonra. Hamuş-üule: bundan sonra. 2. Ark. az sonra. Uüule ôaten: az sonra yapacağız.
  • uüibreli atn., uüibire ark. dişi olmayan, dişsiz. Dida uüibreli kodosüudu do cari va aşüomen: yaşlı kadın dişsiz kaldığından yemek yiyemiyor.
  • uüudele ark., uüudeli atn. kuyruksuz, kuyruğu olmayan, kuyruğu olmaksızın. Mamuli uüudele/ zori uğun tudele.
  • uüurteli 1. donsuz, don giymemiş (kadın). 2. Dona sahip olmayan (kadın için). 3. Don giymeden, don giymeksizin (kadın).
  • ulağunuşi, ulağunu çiğnenmemiş. ulağunuşi cari cuşüums: çiğnenmemiş lokma yutuyor. ulağunuşi cuşüu: çiğnemeden yuttu.
  • uleûali, dileûoni, uleûale topraksız, toprak olmaksızın.
  • uli ark. topal.
  • umbri atn., ura ark. insanlardan uzak duran, insanlara gerekli ilgiyi göstermeyn, yabanıl bir kişiliğe sahip olan, kendi iç dünyasına kapalı olan kişi.
  • Umcumeli, uncumeli tuzsuz. umcumeli cari: tuzsuz ekmek.
  • umçane ark. 1. evin büyüğü. 2. amir, üst, reis. 3. kendisine danışılabilen olgun kişi. 4. kardeşlerin en büyüğü. Umçane üulanis sicaşa toli konoskideen: kızların en büyüğünün enişteye gözü kalıyor. 5. Ebeveyn. 6. Bilge kişi.
  • umeöüadu ark., umeöadu atn. 1. çakılmamış. Pi3ari umeöüadu na rûuşi molu do tis keemaûu: tahta çakılmamış olduğundan yerinden kopup başıma düştü. 2. Çakmadan, çakmaksızın.
  • Ucoğore köpeksiz, köpek bulunmayan yer/ev. Ucoğore oxoris üaûus olalapaman (dnot.): köpeksiz evde kediyi havlattırırlar.
  • umeüvatu 1. Kesilmemiş. Umeüvatu ara: kesilmemiş, yerinde duran dal. 2. Kesmeden, kesmeksizin. Dişüa umeüvatu kelosvaru: odunu kesmeden/kesmeksizin bir kenara dizdi. 3. Kesilmedik. Umeüvatu nca var naşüu: kesilmedik ağaç bırakmadı.
  • umeöaru ark., umenöaru atn. 1. Yazılmamış, yazılı olmayan. Umeöaru karûali: yazılmamış kağıt. 2. Yazmadan, yazmaksızın. Desûanepe umeöaru konisimadu: destanları yazmadan/yazmaksızın ezberledi.
  • umengapura ark. benzersiz, emsalsiz. Oropa çkimi umengapura rûu: benim aşkım emsalsizdi.
  • umeşonu atn., umeşvenu ark. 1. beklenmeyen, umulmayan. umeşonu ğura: beklenmeyen ölüm. 2. Umulmadık, beklenmedik. Umeşonu a oras üoçi komoxûu: umulmadık bir anda geldi adam. 3. Ummadan, beklemeden, ummaksızın, beklemeksizin.
  • umeşvenepura ark. umulmadık bir zamanda, ummaksızın. umeşvenepura komoxtes: umulmadık bir zamanda geldiler.
  • ume3adu ark. tatmadan, tadına bakmadan. ume3adu gyari ikums: tadına bakmadan yemek hazırlıyor.
  • umiteli ark., dixo miti atn. kimsesiz, kimi kimsesi olmayan. dida umiteli kodoskudu:yaşlı kadın kimsesiz kaldı.
  • umkfinu ark., umku atn. öğütülmemiş.
  • Umebonu vi., umembonu atn. 1. (bir bölge/kısım için) yıkanmamış. 2. Yıkamadan, yıkamaksızın.
  • unaneli annesi olmayan, annesiz, öksüz. Nana uğuruis bere unaneli kodoskidu: annesi ölünce çocuk öksüz kaldı.
  • umoşvacu dinlenmeden, dinlenmeksizin.
  • umpuluşi saklı olmayan, saklamadan.
  • umôa ark., wiôa atn. 1. göbek deliği. 2. göbek bağı.
  • unaxu 1. yıkanmamış çamaşır. 2. Yıkamadan, yıkamaksızın.
  • uncireli uykusuz. uncireli kodopsüudi: uykusuz kaldım.
  • unöaru, unöareli 1. yazılmamış. Unöaru nena: yazılmamış dil. 2. Yazmadan, yazmaksızın.
  • uneneli sessizce, ses çıkarmadan, sessiz sedasız.
  • unenoni konuşkan olmayan, çoğunlukla sessiz duran, soğuk kişi.
  • unose atn., ağnose ark., uğnose akılsız. unose xali süanite muya are! akılsız başınla ne yapacaksın!
  • unâğuşi atn., uâğu vi. 1. doymamış, doyurulmamış, tok olmayan, aç. 2. Doymadan, doymaksızın.
  • upi ter. upi cemçu: ter bastı. upi gonûams: ter kokuyor.
  • upor3uşi atn., uôro3u ark. 1. soyulmamış (meyve için). 2. Soymadan, soymaksızın.
  • upşuşi, upşu 1. dolu olmayan, boş. 2. Doldurulmamış. 3. Doldurmadan, doldurmaksızın.
  • upyayi atn., uponi terli. opşa upyayi vore: çok terliyim.
  • Upi donweri ter içinde, ter içinde kalmış.
  • uqazuşi xp., uyazuşi, uôazuşi atn., uazu vi. 1. yontulmamış. Uqazuşi nca: yontulmamış ağaç. 2. Yeterince medenileşememiş, gerekli eğitimi alamamış kişi. uqazuşi üoçi: Yeterince medenileşememiş adam.
  • urâeni vi., qurâeni xp. üzüm. urâeni do cari: üzüm ile ekmek.
  • usinapu vi., uxaôaru atn. 1. Konuşulmadık, konuşulmamış. Usinapu mutu va duûales: konuşulmadık bir şey bırakmadılar. 2. konuşmadan, konuşmaksızın. Usinapu môolişa mendaxtes: konuşmadan İstanbul�a kadar gittiler.
  • uskaneli ark., dixo süani atn. sensiz, sen olmaksızın.
  • uşkuri vi., üuri atn. elma. üuri imxos: elma yiyor. möoxa uşüuri: ekşi elma. xanöeni uşkuri: Yeşil, ham elma.
  • uşu 1. örülmemiş, dokunmamış. 2. Örmeden, dokumadan, dokumaksızın, örmeksizin.
  • uşu 1. içilmemiş. 2. Içmeden, içmeksizin.
  • Uşureli, uşure 1. ruhsuz. 2. cansız. onciremuşis uşureli âires: yatağında cansız buldular. uşureli kogamidu: cansız yere yığıldı.
  • utkumale vi., utku ark., uziûu atn. 1. Söylenmemiş. 2. söylenmeden, söylemeksizin, haber vermeksizin.
  • utole kör, âmâ.
  • u3adeli, u3aduşi atn., uomilu ark. 1. bakımsız. u3adeli kodosüudu: bakımsız kaldı. 2. Bakım yapmaksızın, bakımını yapmadan.
  • uareli ark., uarali vi., uwareli atn., uare susuz. uareli bğuru: susuz(luktan) ölüyorum.
  • u3xu atn. garip, acaip. miwupe am3iüa u3xu momalu: söyledikleri bana biraz garip geldi.
  • u3xu molva atn. acaip gelmek, garip gelmek, garip bulmak.
  • Umüyapeli çakalsız. Germa umüyapeli var iven (dnot): orman çakalsız olmaz.
  • Ugegapu vi. 1. Alışılmamış, alışılmadık. 2. alışkanlığı bulunmayan, alışkanlık edinmemiş. Ugegapus mot gemogam, gegaperis mot momşalum (dnot): alışık olmadığıma alıştırma, alışkanlıklarımdan vazgeçirme.
  • Undğulu vi. 1. Erimemiş. Undğulu nukla: erimemiş mum. 2. Eritilmemiş.
  • Uxeeli, uxeele 1. Elsiz. 2. Eli olmadan/olmaksızın.
  • Uüuçxele 1. Ayaksız. 2. Ayağı olmadan/olmaksızın.
  • Unostone, anoste ark. Lezzetsiz, tatsız.
  • Unövalu 1. Sağılmamış, sağmamış. 2. Sağılmaksızın, sağılmadan, sağmaksızın, sağmadan.
  • üoru atn., uöüoru ark. 1. Biçilmemiş. 2. Biçmeden, biçmeksizin. 3ad.üoru.
  • Uüitxeli Sormadan, sormaksızın. Babas uüitxeli var memaçen: babaya sormadan veremem.
  • Uüitxu 1. Vi. Okumadan, okumaksızın. Üazeta uüitxu kodinciru: gazeteyi okumadan yattı. 2. Okumamış. Ham svara uüitxu miğun: bu kitabı okumamış durumdayım.
  • Ufeluüe kayıksız, kayık olmadan, kayık olmaksızın. Zuğas ufeluüe var goilven: denizde kayıksız gezilmez.
  • Udocoxinu ark., uyoxinu atn. 1. Çağrılmamış. Öandaşa udocoxinu miti var duûalu: düğüne çağrılmamış kimseyi bırakmadı. 2. Çağırmadan, çağırmaksızın. Damtire udocoxinu var iven: kaynanayı çağırmadan olmaz.
  • Udolodvalu 1. koymadan, koymaksızın (cep, torba vb.). cebis para udolodvalu var goylven: cebe para koymadan gezilmez. 2. Koyulmamış (cep, torba vb.).
  • Umuteli hiçbirşeysiz, hiçbirşeyi olmaksızın. Umuteli do umiteli viti wana xvala doskidu: hiçbirşeysiz ve hiçkimsesiz on yıl yalnız başına yaşadı.
  • Udolokunu 1. (belden yukarısı için) giyinmemiş. 2. (belden yukarısı için) giyinmeksizin, giymeden.
  •  
      Bugün 17323 ziyaretçi (22704 klik) kişi burdaydı!



     http://karadenizfiirtinasi.tr.gg/

    A&0023305;lış Sayfası Yapın Sık Kullanılanlara Ekleyin E-Mail Yollayın


     
     
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol