paxva arş., pem3kva ark., kanka atn. kestanenin dışındaki dikenli kabuk.
paxva 1. Herhangi bir hayvanın kuyruğunun çok tüylü ve kabarık olması. Layöis üudeli paxva uğun: köpeğin kuyruğu çok tüylü ve de kabarık bir yapıdadır. 2. Bir çiçeğin iyice açmış durumu. Paxva gyuli: iyice açmış gül.
tolişe üowostvalu atn. görünen bir şeyin aniden gözden kaybolması, gözden uzaklaşması. Mevoweûi bere a svacis tolişe üowomisûu: gözümün önündeki çocuk aniden gözden kayboldu.
palanwa atn., panwala ark. dalak.
palaûi genişçe olan. uci palaûi: kepçe kulaklı.
palu atn., palo vi., pale meg. yavan. palu cari: yavan ekmek.
paluri, mpaluri alev. oxorişe paluri dvantxen. evden alevler yükseliyor. paluri sûeri bozomota. alev gibi kız.
pampa, pampari vi., palanwa atn. 1. kulak memelerinin her biri. uciş pampari: kulak memesi. 2. burun kanatlarının her biri. çxindiş pampari: burun kanadı.
panöa vi. 1.findık ağacının filizlerinin her biri. ntxiriş panöa. fındık ağacının filizi. 2. Üzüm salkımını oluşturan her bir dalcık; çıngıl. Öabas ar panöa elebustiki: salkımdan bir çıngıl kopardım.
pandu Lazca�da bir kişi adı. (kay: Lazuri alboni).
panpa arş. hafif.
papa atn., ûu3aşi arş. lapa. su kaynatılarak içine mısır unu katılır. lapa kıvamına gelene kadar bu şekilde ateşin üstünde bekletilir. süt, tereyağı, pekmez veya yoğurtla yenir.
papadixa papazın arazisi anlamına gelen bir yer adı.
papakudi atn. vi, çarmakudi ark. patlamış mısır.
papara 1.genişlemesine açık, kabarık. 2. özellikle kuş türü hayvanların boyun çevresindeki tüylerini şişirmeleriyle oluşan kabarıklık. mumulik papara gonwu: horoz boyun çevresindeki tüylerini açtı, şişirdi.
papara gobğalu atn., not. sitem etmek. komoxûuna a papara govobğare: gelirse ona bir sitem edeceğim.
papara gonwapu atn.1. horoz ya da tavuğun saldırı öncesi boyun tüylerini kabartması. 2. not. diklenmek, kafa tutmak. miti var âirus papara gonwu: kimseyi göremeyince kafa tutmaya başladı.
parpa 1. yuvarlak, genellikle melon biçiminde, ortası delik ahşap parça. 2. fareden korunmak için serenderlerin direkleri üzerine konan yuvarlak, dairesel ağaç, tekerlek. 3. kendir, yün vs. eğirmede kullanılan iğin alt kısmına yerleştirilen melon biçiminde, 5-10cm çapındaki ahşap kısım.
peri omûinu vi., çere omûinu atn., not. Beti benzi solmak. Ma mâiruis şkurnate peri amûu: beni görünce korkudan beti benzi soldu.
parpali zoo. Kelebek. parpali sûeri ejuûu: kelebek gibi uçardı.
ini golva vi. soğuktan dolayı vücudun anlık olarak baştan ayağa titremesi fiili.
partiya,ôunci, parti, xampa grup, parti.
paşeri karışmış, karışık. mteli svarape şüimi paşeri ren, nam nak na ren var miçkin: tüm kitaplarım karışmış, hangisi nerde bilmiyorum.
paşüa atn., baöüa ark. (<rus.) 1. kutu, paket. ebzaşi paşüa. kibrit kutusu. sigara baöüa. sigara paketi. 2. su kabı. baöüaten wüari dgin. kapta su var. (kay: öanuri ûeksûebi, s.102.)
patxaleri atn., patkaleri ark.çırpınarak. patxaleri şuri meçu. çırpınarak can verdi.
pa3xa 1. vi. fındık veya kestanenin ince ve yaş dallarından aralıklı olarak örülmüş sepet. 2. derme çatma yapılan ve ambar olarak kullanılan ahşap yapı.
Peçko ark., piliûaatn. soba.
pelaperi 1. faydalı, yararlı. pelaperi nusa: yararlı gelin. 2. eli işe yatkın.
Peri vi., çere atn. renk. Zuğaş peri: denizin rengi. Badis peri/çere amûu: yaşlı adamın rengi/benzi soldu.
Leûaşperi kahverengi.
peso bitkilerin kılcal ya da çok ince olan kökleri.
petxela bıngıl, kendini bırakmış gevşek. leşüepe petxela dvayu. dudakları sarktı, kendini bıraktı.
pe3xi dosvalu atn. 'çok gülmekten yerlerde sürünmek' (tkv).
pe3xi, pe3xo pençe. odi3inute pe3xi devusvit. gülmekten yerleri tırmaladık.
piçxi piçxi kırık dökük, param parça. şuşeli lamba cuvelu do piçxi piçxi diyu. gaz lambası elinden düşüp param parça oldu.
piçxi piçxi oyapu, pi3xi pi3xi oyapu atn.1. param parça olmak. xepeşe bardaği cemivelu do piçxi piçxi diyu. elimden bardak düşüp param parça oldu. 2. param parça etmek.
poxna atn. emekleyen, emekleme döneminde olan çocuk (opoxnu fiilinden).
poxneri atn., porxeri ark.emekleyerek. poxneri poxneri hakşa komoxûu . emekleye emekleye buraya kadar geldi.
poxo çakıl taşıyla oynanan bir oyun.
poxo, paxara kara kurbağası (kara kurbağasının yürüyüş tarzına istinaden).
polo ark.bacağın kaval kemiği bölümü, baldır.
polo atn., ûriüi ark. bacağın tamamı, bacak.
polo gamargalu atn.1. bacak çıkarmak, çifte atmak. n3xenik gamirgu/norgu do dudi gamuûaxu: at çifte atıp başını kırdı. 2. Not. ölmek üzere olmak. polo gamirgams: artık ölüyor, ölmek üzere. 3. Ölmek üzere olan bir canlının bacaklarını ileri geri sallaması ya da titretmesi.
polo geöveri ark., not. Tembel. ocak başından ayrılmayan kızların tembelliğini ifade etmek için kullanılır.
pompo atn., pompoi 1. Seyrek. Nçayi ponpo devupini: yeşil çayı seyrek olarak yaydım. 2. gevşek. pompo leûa: gevşek toprak. Mecaz dahi olsa insanlar için kullanılmaz.
ponûuli pantolon.
ponwo atn., murwi xp. kaya balığının büyüğü. Ağız kısmında bıyıksı uzantıları vardır.
popoci ark. köpük.
porça 1. atn. gömlek. 2. ark. elbise. 3. erkek giysisi.
pordeği hayvan derisinin ayak bileğinde bulunan işe yaramaz parça.
purkiatn., pukri, pukuriark., pukiri xp. çiçek. purki üuçxes elaüoreri na uğun ôuûuci. çiçeği ayağına bağlamış olan arı.
purkinora, pukrinora ilkbahar.
purkoni xp., pukuroniark. çiçekli.
purpu atn., xp., meg.akciğer. Purpu kodeluk3u do doğuru: ciğerleri çürüdü de öldü.
puşüundi (<puci üundi) atn., Lazma ark. 1. inek dışkısı. 2. inek dışkısından elde edilen gübre. Bozomotalepek üalatepete puşüundi toruman do livadis cobğaman: kızlar sepetlerle inek gübresini taşıyıp bahçeye serpiyorlar.
puşoneri vi., pur3oleriatn. ufalanmış, küçük parçalara ayrılmış, ufantı haline gelmiş/getirilmiş (ekmek). Kormes Puşoneri Lazuûi cari kodubğes: tavuğa ufalanmış mısır ekmeğini verdiler.
putkuli vi., putkuri bereket. Ğormotik putkuli var momçes: Tanrı bizden bereketini esirgedi.
puûri, purûi atn., pruwi ark. çürümüş, çürümeden ötürü süngerimsi hal almış ağaç ya da odun. E çona puûri arapes mo cobazgam, celaûroxas do colare: ey ışığım, çürük dallara basma, kırılıp düşersin.
puzuri vi. kıl. ini mavuis puzurepe domamtinu: üşüyünce kıllarım diken diken oldu.