KARADENiZFiRTiNASi
  O HARFi
 
  • obadera atn., obadaliüi vi. yaşlılık dönemi (erkek için). obaderas xvala kodoskidu! yaşlılıkta yalnız (başına) kaldı!
  • obadu yaşlanmak (erkek için). üva cuma şüimi ti dibadu: artık erkek kardeşim de yaşlandı.
  • obalaüaru atn., oxvewu vi., oxvewebu ark. yalvarmak. hiüu dovobalaüari na ti vuwvi var u: o kadar yalvardıysam da dediğimi yapmadı.
  • obanbanu vi. 1. (yaşlılıktan ötürü) hantallaşmak, iş göremeyecek duruma gelmek. 2. (yaşlılıktan ötürü) unutkanlaşmak.
  • obandalu sendelemek, tökezlemek. abandalu do colu: sendeledi ve düştü.
  • Orosôi, bardeli arş., wuraüa ark. orospu, aşifte. Orosôipe şüala mot gulur!: orospularla dolaşma!
  • obaniüu vi., obraniüu atn. 1. koyun ya da keçi yününün ezilerek kabalak yapılması fiili. 2. kazılmış bir arazinin üzerinde gezinilmesi sonucu toprağın basılması fiili. leûa dibaniüu: toprak üzerinde gezildiği için iyice basıldı. oncire dibaniüu: yatak, üzerinde çok yatılmasından ötürü basıldı.
  • obarbalu dırdır yapmak, konuşup durmak. ôici var dugutun, ôanda barbalams: ağzı durmuyor, hep dırdır ediyor.
  • obardale atn., bardinca ark. etrafına mısır samanı yığmakta kullanılan uzun ve kalınca kazık. nçala ğuvelepe obardales kogusvares: mısır bağlarını uzun kazığın etrafına dizdiler.
  • obardu uzun ve kalınca bir kazığın çevresinde (saman, yaprak vs.yi) yığmak, yığın yapmak. nçalape dobardu. mısır samanlarını uzun bir kazığın etrafına yığdı.
  • obargalu ark., oûaüulu atn. takırdatmak. neüna bargalums: kapıyı takırdatıyor.
  • obaru 1. esmek. ixi ibas/bars. rüzgâr esiyor. 2. üflemek. nana şüimik pupulis mibarams: annem çıbanıma üflüyor.
  • obecğu, obecğelu 1. ark. çığırmak. 2. atn. bağırmak (kötü ve ürkünç bir sesle). Becğums/becğelums: ürkünç bir sesle bağırıyor. 3. ark., mec. birine kızıp bağırmak, fırçalamak.
  • obeçu atn., oberçu arş. 1. meşgul etmek. dulya miğun mot mobeçam! işim var beni meşgul etme! 2. meşgul olmak. opşa vibeçi hanepes, leba mayasere! çok meşgul oldum buralarda geç kalacağım!
  • obedi 1. ark. kütük. 2. vi. genellikle ağaçların gövde ya da dallarında oluşan kabarıklık.
  • obergu çapalamak, bellemek. nana şüimik livadi bergums: annem bahçeyi çapalıyor.
  • oberi cx. 1. keten ile yapılan dokuma, ketenden imal edilen kumaş. ~ oşvalu: keten dokumak. didi şüimik oberi şums: babaannem keten dokuyor. 2. dokuma makinesi.
  • obgarinu ağlatmak. bere obgarinams: çocuğu ağlatıyor.
  • obgaroni 1. ağlamaklık, ağlanması gereken durum, acıklı durum, dramatik. obgaroni voret do bdi3amt! ağlanacak durumdayız ama gülüyoruz. obgaroni dulya ivu: ağlamaklık iş oldu. 2. Ağlayacak/ ağlayabilecek durumda. Si obgaroni vare: Sen ağlayabilecek durumda değilsin.
  • obgaru 1. ağlamak. berek ibgas: çocuk ağlıyor. ma vibga si di3am. ben ağlıyorum sen gülüyorsun! 2. mec. dert yanmak. bedigoöveri cuma şüimik ôanda ma mabgars: bahtıkara kardeşim hep bana dert yanar.
  • obğe 1. yuva. üinçik obğe doyu. kuş yuvasını yaptı. 2. ineğin doğumdan sonra çıkardığı ve doğum öncesi buzağıyı saran zar. 3. Bir hayvan türünün çokça bulunduğu yer. Mtutiş obğe: ayı yuvası, ayıların çokça bulunduğu yer.
  • obğu 1. traş etmek (sakal). Ôaôuli muşis pimpili ubğams: Dedesinin sakalını traş ediyor. 2. traş olmak. pimpili ibğams: traş oluyor (kendi kendine). 3. arş. çoğul (fasülye gibi) nesneleri atmak/dökmek.
  • Obincolu, oüusûoru atn., ocunculu vi., obencelu ark. 1. köreltmek (kesici aletler için). buröulis ôici dubincolu: baltanın ağzını köreltti. 2. körelmek.
  • obiraşe atn., osteron ark. oyuncak. beres obiraşe nuxires: çocuğun oyuncağını çaldılar.
  • obiru ark., oûrağodu atn. Türkü/şarkı söylemek. Lazuri üulanepek hem xaçkuman hem ibinan: Laz kızları hem tarlayı ekiyor hemde türkü söylüyor.
  • obiru atn., osteru ark. 1. oyun oynamak. berepe oüiüorobes do ibiran: tüm çocuklar bir araya gelip oyun oynuyorlar. mot ibir! oynama! bere sûeri ibirs/ . çocuk gibi oynuyor. 2. oyun oynatmak.
  • obleâgu ark., oğvaüu atn. kusma teşebbüsünde bulunmak ancak kusamamak. Bleâgums/ğvaüums: kusmaya çalışıyor ancak kusamıyor.
  • obodale, bodaüali atn., owiloni vi. owilaşe ark. (Uzak dallardaki) meyveleri toplamada kullanılan bir araç. bir sırığın çatal ucuna ağ bağlanarak toplanan meyvelerin buraya düşmesi sağlanır. mendra arapes na nonças m3xulepe owilu şeni obodale voxmaramt/vixmart: uzak dallardaki armutları toplamak için 'obodale' kullanıyoruz.
  • obodu 1. oyalanmak, eğlenmek, zaman geçirmek (gereksiz yere, anlamsızca). gzalepes mot ibode! yollarda oyalanma, zaman geçirme! vibode, ora golovuûoçam: eğleniyorum, zaman geçiriyorum! 2. xp. uğraşmak, bir şeyle meşgul olmak. nenapuna üala viboder. sözlükle uğraşıyorum, meşgul oluyorum.
  • obomkvalu vi. cx. mısır koçanı tanelerinin hiç çıkmaması veya çocuk dişi büyüklüğünde çıkması ve normal büyüklüğüne ulaşamaması. Lazuûi dibomku doren. mısır koçanı tane vermedi/çocuk dişi büyüklüğü kadar tane verdi.
  • obonu vi., ombonu atn. 1. yıkamak (canlı). xe ibonams: elini yıkıyor. ğureri dobones: ölüyü yıkadılar. 2. yıkanmak (canlılar için). ibonams: yıkanıyor.
  • oboynu xp., eşaborinu ark., gamabarinu, gamaborinu vi., emğuru atn. geğirmek.
  • obriwu 1. yıpratmak, eskitmek. ar tutas a wendeöi dobriwu: bir ayda bir çorap yıprattı, eskitti. 2. yıpranmak, eskimek. porça domabriwu: gömleğim eskidi.
  • ?obroüu atn., mec. debelenmek, tepinmek, tepinip durmak. xaşüeri livadis ibroüaman: ekili tarlada debeleniyorlar.
  • ?obulozgu atn. tepinmek, tepinip durmak, sağa sola dönmek, dönüp durmak. var incirs do öumanişa oncires ibulozgen. uyumayıp sabaha kadar yatakta tepiniyor, tepinip duruyor.
  • obunbulu atn., odundulu arş. mırıldanmak, kendi başına konuşmak, söylenmek. ar mutxa bunbulams: bir şey mırıldanıyor. obunbulu kocagu. kendi kendine konuşmaya, mırıldanmaya alıştı.
  • obundgolu xp., ofûilu atn., ostiku vi. yolmak. kotume bundgolums: tavuk yoluyor.
  • obundolu ark. yavaş ve uyuşuk bir biçimde hareket etmek.
  • oburdu atn., obuldu arş. kırış kırış olmak, buruşmak. ôici demiburdu. ağzım buruştu. mjalva doburdu. sütün üstü kırış kırış oldu (kaymak bağlayarak).
  • oburi atn., üaôüaôi vi. hayalet, hortlak. seri komoxûui gale mot gamulu oburepe guluran: gece dışarı çıkma hayaletler dolaşıyor.
  • oburu atn. iğne ile dikmek, yamamak. didi şüimik anteri miburams: baba annem kazağımı yamıyor.
  • obuzgolu karıncalanmak, vücutta böcek gezinmesi gibi bir hisse kapılmak. ar mutxak mibuzgolams: bir şey vücudumda geziniyor.
  • obu3xale, bu3xi vi., refani, ğefani atn. tırmık. obu3xalete buûüape dokosu: tırmıkla yaprakları temizledi.
  • obu3xu 1. tırmıkla işlemek. livadis mûa bu3xums: bahçede otları tırmıklıyor. 2. eşelemek, tırnaklamak. leûa bu3xums: toprağı eşeliyor.
  • obziûilinu fışkırtmak (sıvı). ari obziûilinams: suyu fışkırtıyor.
  • obziûilu fışkırmak (sıvı). xami moüusvesis puci alişe din3xiri ibziûilu: bıçakla kestiklerinde ineğin boğazından kan fışkırdı.
  • ocacu bitkileri ayakla ezmek, çiğnemek. mûalepe docacu. otları çiğnedi.
  • ocangu ark. 1. kazımak. üapça ûağani cangums: hamsi tavasını kazıyor. 2. xp. tırmalamak.
  • Ocare arş., ogyare ark. yemek yenilen yer; mutfak.
  • ogyare ark. 3ad. Ocare.
  • ocaru atn., ogyaru ark. 1. yemlemek, yemek vermek. berepe dobcari: çocukları yemledim, çocuklara yemek verdim. 2. yemek yemek. dido mamşüorinu dorûu, oxorişa mopti üala debicari: çok acıkmıştım, eve gelir gelmez yemek yedim.
  • ocera atn. inanç. ham mişe dozdu, mutis ocera var uğun! bu kimden çekti, hiçbir şeye inancı yok.
  • oceroni, ocironi atn. inandırıcı, inanılabilir. oceroni ixaôas: inandırıcı konuşuyor. ûüupe varocironi var on/ ren: dedikleri inanılmayacak gibi değil.
  • oceru, ociru 1. inanmak. üaûa na tku maceru. her dediğine inandım. mo gaceras e guri: inanma yüreğim! 2. inandırmak. üûa na miwvanene var viceram. bana her söylenene kendimi inandırmıyorum. giceram. sana inanıyorum. 3. İkna etmek. Muyapete voceri: nelerle ikna ettim. 4. İkna olmak. Muya miwu na ti var maceru: ne dediyse de ikna olmadım.
  • ocğore ark., oncğure arş., oncğore atn. ayıp, utanma. gzas var elapsaman, ocğoren. yolun kenarında işemezler, ayıptır. ocğore dulya mot ikum: utanılacak iş yapma, ayıp iş yapma.
  • ocğore ovapu ark., oncğore oyapu atn. utanmak, ayıbına gitmek, arlanmak.
  • ocibalu atn., oncupalu ark. kapmak, kapışmak. ar mutxa koâirui yeine icibalams: bir şey buldumu hemen kapıyor.
  • ociboni atn., oguboni ark. 1. pişirimlik. Ar ociboni Lazuûi: bir pişirimlik mısır. 2. Pişirilmesi gereken.
  • ocibu atn., ogubu ark. 1. pişmek. luu dicibu. lahana pişti. 2. pişirmek. lu docibu. lahanayı pişirdi.
  • ocoxu ark., oyoxu atn. 1. çağırmak. melenüaleşe micoxu: karşıdan beni çağırdı. 2. isim vermek, isim koymak.
  • oçaçamidu atn. pörsümek, kurumaya yüz tutmak. nçayepe diçaçamidu. çaylar pörsüdü, kurumaya yüz tuttu.
  • oçaçxalu çağlamak, fokurdamak. orubak çaçxalams: dere çağlıyor.          
  • oçaçxuru atn. sıtma nöbetine tutulmak, hastalıktan dolayı titremek. Açaçxuren: sıtma nobetine tutuldu, titriyor.
  • Oçambre atn., vi., onçamure xp. dibek. üaûa Lazi oxoris ar oçambre eladgun/eladgin. her Lazın evinde bir dibek vardır.
  • oçambru atn. dibekte dövmek. mdiüa çambrums: buğdayı dibekte dövüyor.
  • oçaminu ark., onçaminu, onçamu 1. kaşımak. üapula uçaminams: sırtını kaşıyor. 2. kaşınmak. xepe açaminen do va dvadgitinen. eli kaşınıyor, kaşıntıdan yerinde duramıyor. 3. kaşıntı.
  • oçançu 1. vi. gereksiz yere konuşmak, boş konuşmak, fuzuli konuşmak. çançums: fuzuli konuşuyor. 2. ark. bir şeyi karıştırmak. 3. ark. müstehcen konuşmak. hawi mot çançum? niye müstehçen konuşuyorsun?
  • oçangu atn. 1. iki lafı bir araya getirememek, kem küm etmek. oxaôaru var uşüun, çangums: konuşmasını bilmiyor, kem küm ediyor. üoçi sûeri ixaôari, mot çangum. adam gibi konuş, kem küm etme.
  • oçanu, onçanu 1. ürün vermek, meyve vermek. m3xuli içanen. armut ürün veriyor. lobya diçanu. fasülye ürün verdi. 2. tutturmak, iliştirmek.
  • oçxalu, oçxu 1. yıkamak. noçxeşepe çxams: bulaşıkları yıkıyor. 2. ark. kasıp kavurmak (güneş için). mjorak çxums: güneş kasıp kavuruyor.
  • oçxanûu ark., oçxaûu atn. parıldamak, göz kamaştırmak, ışıldamak. mjorak çxaûums: güneş ışıldıyor.
  • oçxaôalinu atn. çalkalanmak. wari/zuğa içxaôalinen: su/deniz çalkalanıyor.
  • oçxaôalu 1. vi. yüzmeyi bilmeyen birisinin yüzmek için çabalaması ve bu çaba sırasında suda çıkardığı ses. cuma çkimis omçviru var uçkin, çxaôalams: kardeşim yüzme bilmiyor, çabalayıp duruyor. 2. vi. suyla fazlasıyla uğraşmak. ôici bibonare ya do na amaxtu, jur saaûi ren baynoz molaxen, çxaôalams: yüzünü yıkamak için girdi, iki saattir banyoda, suyla uğraşıyor.
  • oçxaôu vi. ısırgan otunun vücudun herhangi bir yerine değmesi/sürünmesi sonucu yanma veya kaşıntı duymak. Buği ôöüorumûişa xepe domaçxaôu: �buği� keserken ısırgan otu değdi ve ellerimde kaşıntı yaptı.
  • oçxaôule vi., çxaôule ark., ûuûuci atn., diöüibi xp. ısırgan otu.
  • oçxaôulu atn. 1. karışmak, karışık hale gelmek. dulyape diçxaôulu: işler karıştı. 2. karıştırmak, karışık hale getirmek. dulyape doçxaôulu: işleri karıştırdı.
  • oçxe 1. Bıçak ya da kılıç kını. xami oçxes kodolo3onu: bıçağı kınına soktu. 2. Kılıf.
  • oçxiüu vi., onçxiüu atn., onçxiüolu xp. 1. Toprağı eşelemek. kotumepek leûa çxiüuman: tavuklar toprağı eşeliyorlar. 2. Kurcalamak. radio çxiüu do üoüoxu: radyoyu kurcalayıp bozdu. 3. Ortalığı karıştırmak.
  • oçxiru ark. çığlık atmak.
  • oçxiryalu ark., oşişilu atn. şırıldamak. aik çxiryalums: su şırıldıyor.
  • oçxoûale kendir liflerini inceltmek, fazlalıklarından arındırmak için kullanılan odundan yapılmış geniş ağızlı tarak.
  • oçilera atn. 1. evlilik, evlenme (erkekler için). süani oçilera mitişis var ti numguûas: senin evliliğin kimseninkine benzemeyecek. 2. evlenme aşaması (erkekler için).
  • oçiloni 1. evlenecek çağda olan, evlenecek yaşa gelmiş olan erkek kimse. 2. evlenmesi gereken, evlenme durumda/zorunluluğunda olan (erkekler için). Dimordu/dirdu, oçiloni diyu. büyüdü, evlenecek çağa/yaşa geldi.
  • oçilu 1. evlenmek (erkekler için). mulun ûaxvas içilen. gelecek ekim ayında evleniyor. 2. evlendirmek. bere doçilu do gamaüatu: çocuğunu evlendirip ayırdı (evden).
  • Oçinapu, oçinobu tanıtmak, tanıştırmak. cuma şüimi si goçinapare. erkek kardeşimi seninle tanıştıracağım. a mskva bozo üala dobiçinobit: güzel bir kızla tanıştık.
  • oçindu hapşırmak, aksırmak. oçindu kemöopu. beni hapşırık aldı. ixi nobaras açinden. rüzgâr vurunca hapşırıyor.
  • oçinganu arş. kafadan uyduramak. çinganay: kafadan uyduruyor.
  • oçinoba tanıma, tanışıklık, tanışık olma durumu. oçinoba giçkiûas /mati omeriş biöi. tanışıklığımızı bil /bende ömerin oğlu.
  • oçinu tanımak. himuşe made miti var içinems: ondan başka kimseyi tanımıyor. dudi ar m3iüa eyaüozdus üoçi var içinu: başını biraz kaldırınca (yükselince) adam tanımadı.
  • oçitu 1. kurtulmak. ğuraşe doçitu: ölümden kurtuldu. 2. doğumun gerçekleşmesi, doğumun getireceği tehlikeden kurtulmak. puci şüimi korbapşaûu, ğomalimci doçitu: ineğim hamileydi, dün akşam kurtuldu (doğurdu).
  • oçitu 1. yarmak. dişüa çitums: odun yarıyor. 2. yarılmak. ar montxapus diçitu: bir vuruşta yarıldı.
  • oçkaru ark. hiç olarak kabul etmek, sıfırlamak.
  • oçkinu ark., üinu atn. 1. bilmek. Komiçkin: biliyorum. Miçkiûu: biliyordum. 2. atn. dinlemek. nena mot ikum, mişüinaman: sesini çıkarma, bizi dinliyorlar. 3. Farkına varmak, farketmek. Bere oxoris na var ûu ağne maçkinu: çocuğun evde olmadığını yeni fark ettim.
  • oçodinu bitirmek, tüketmek, neticelendirmek, sonuçlandırmak. dulya doçodinu: işini bitirdi. genöareri doçodinu: parayı tüketti.
  • oçodu 1. bitmek, tükenmek, neticelenmek, sonuçlanmak. açkva deviçodi: artık bittim, tükendim. gyari diçodu: ekmek bitti. 2. ark. keyifli olmak, keyiflenmek. var mçodun: keyifsizim, keyfim yok.
  • oçorlanu ark. zıkkımlanmak. Aha, ha ti diçorlani: al, bunu da zıkkımlan.
  • oçamu yedirmek. beres gyari çams: çocuğa ekmek yediriyor. pucis malezi çams: ineğe çorba yediriyor.
  • oçuçkanu ark. 1. yumuşamak. Gyari diçuçkanu: ekmek ymuşadı. 2. yumuşatmak. Kovali krestis yokaçu do doçuçkanu: ekmeği buğunun üzerine tutup yumuşattı.
  • oçuleûinu atn., oşletinu ark. kurtarmak. zuğas vişüideûişa domoçuleûinu: denizde beni boğulmaktan kurtardı.
  • oçvadinu arş. yemeği ısıtmak.
  •  
      Bugün 17327 ziyaretçi (22708 klik) kişi burdaydı!



     http://karadenizfiirtinasi.tr.gg/

    A&0023305;lış Sayfası Yapın Sık Kullanılanlara Ekleyin E-Mail Yollayın


     
     
    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol