KARADENiZFiRTiNASi
  D HARFi
 
  • da kız kardeş. jur da, jur ti cuma miyonun: iki kız, iki de erkek kardeşim var. e dalepe do cumalepe: ey kız kardeşler ve erkek kardeşler.
  • dabali, dabala, tapala xp., dobarçala atn. alçak, yere yakın.
  • daçxuri atn. daçxiri xp. ateş. Daçxuri ogzams: ateşi yakıyor. daçxuri mexosüu: ateş söndü.
  • daöüapuri başlangıç. Lazuri nenapunaşi daöüapuri: Lazca sözlüğe başlangıç.
  • dada çocuk dilinde oyuncak, cici, güzel. mo ibga dada mekçare: ağlama sana oyuncak vereceğim.
  • dadali, dadala, dada 1. gül. a dadali mewili: bir gül kopar. 2. çocuk dilinde güzel. ma dadali bozomota miyonun: benim güzel kızım var.
  • dadi ark., bula atn. 1. Teyze. mu gağodu dadi çkimi: ne oldu sana teyzeciğim. 2. Hala. e dadi bozo skani/ divu okomoconi/ gaüvandi do var momçi/ gipsasen popoconi.
  • daduli 1. anaçlıktan çıkıp yumurtlamaya başlayan tavuk. daduli korme: yumurtlamaya hazır tavuk. 2. Dişi (kuşlar için).
  • daga vi. degi atn. dilim. jur daga bureği: iki dilim börek. degi degi meüvati: dilim dilim kes.
  • dagdagi atn. yer yer kesiklerin, yükseltilerin, kazıntıların bulunduğu eşya, cisim ya da yer. dagdagi sûolis vorsi var inöarinen: üzerinde kazıntıların bulunduğu masada iyi yazı yazılamıyor.
  • damangaperi vi., damogaperi süt kız kardeş. ma damangaperi do cumangaperi var miyonun: ben kız ya da erkek süt kardeşe sahip değilim.
  • damdambara atn. yabani hayvanların mısır ekinine zarar vermesini engellemek için yapılan bir araç. suyla dönen bir çarkın ucundaki tokmakların metal bir zemine vurması ile çalışır ve ürkütücü sesler çıkararak yabani hayvanların bölgeye yaklaşmasına engel olur.
  • damtire kaynana, kayınvalide. xavi damtirepes numgu: kötü kaynanalara benziyorsun.
  • danâepuna dikenlik. danâepunas kodololu: dikenliğe düştü.
  • danâi, daâi vi. diken. danâi kona3onu: diken battı.
  • danâi üandğo vi., duğuni üandğu atn., n3xanova xp. diken çileği.
  • dapa xp. yazı tahtası. mamgurepek dapas nöaruman: öğrenciler yazı tahtasına yazıyor.
  • daraba kalın tahta (yaklaşık 5 cm) ile yapılan ara bölme. oxoris daraba koşüaüodes do a oda gamaüates: evin ortasına ahşap bölme koyup bir oda ayırdılar.
  • darçeli, dorçeli arş., oncire xp. yatak. darçelis bincirûi: yatakta uyuyordum.
  • dardaleri atn., raxuneri ark. titreyerek (soğuktan kaynaklı değil). dardaleri dardaleri ixaôaûu: titreye titreye/titreyerek konuşuyordu.
  • daskua meg. yeğen, kız kardeşin kızı.
  • debe atn. testiste oluşan fıtık.
  • deburcali, tercali atn. 1. deccal. 2. mec. uyanık kişi. deburcalis numgus: uyanığa benziyor.
  • degi atn. daga vi. dilim. baklava degi: baklava dilimi. degi degi meüvati: dilim dilim kes.
  • delafa , tutxu seyrek, aralıklı. nçai delafa dupinit oiövasere: çayı seyrek dökün yanar.
  • demeûula atn. yoğurt yayılırken dışarı dökülmesini engellemek için yayığın ağzını örtmekte kullanılan deri parçası. onçaxules demeûula keyonüori: yayığın ağzını �demeûula� ile kapat.
  • demuüraûi 1. gaz dolu şişenin ağzına bezden fitil koymak sureti ile yapılan meşâle. 2. ark. lastik ayakkabı.
  • derani, noröi atn., kerani, noüe ark., noüi xp. otantik Laz evlerinde ahır ve ahırın üstündeki oda arasına yapılan, ahır kokusunun odaya gelmesini engelleyen ara bölme.
  • derdi dert. imeselupe domagurus derdi üoüomartu: anlattıklarını duyunca derdim bölündü.
  • derdi üoüortalu atn. derdi bölüşmek.
  • dergi, desûi küp. dergis üvali doloâun: küpün içinde peynir var.
  • desûi ders. mitişe desûi var eyuöopapun: kimseden ders almamış.
  • devişi dilenen yabancı, serseri. Lazona�da büyüklerin sözünü dinlemeyen küçük çocuklar �devişi�nin gelip kendilerini kaçıracağı söylenerek korkutulmaya çalışılır. andğa devişepe guluûes: dilenciler geziyordu.
  • deéi ark., deéa xp., üorüoûi atn. muhallebi. berek de3i imxos: çocuk muhallebi yiyor.
  • dialekti lehçe. Margaluri dialekti: megrel lehçesi.
  • dibare arş. 1. ince öğütülmüş un, nişasta. 2. ince delikli elek.
  • diöüibi xp., oçxaôule vi., çxaôule ark., ûuûuci atn. ısırgan otu.
  • dida atn., xçini xp., kçini ark. yaşlı kadın, nine. õ a dida nana miyonun: yaşlı bir annem var. Bida bida so bida/ar oxoris jur dida.
  • dida meg. ana, anne, valide.
  • dida bobola atn. kuru (nemsiz) toprağın içinde yuvalanan ve yüzeye çıkmak için toprağı eşeleyip toprakta kabarcıklar oluşturan bir yassı böcek.
  • didabozo ark. hiç evlenmemiş, bakire yaşlı kadın. şüuni opuûes didabozo var on/ ren: bizim köyde hiç evlenmemiş yaşlı kadın yoktur.
  • didaleburi yaşlı kadınlara özgü. didaleburi porça: yaşlı kadınlara özgü gömlek. didaleburi dulya: yaşlı kadınların yapabileceği, onlara uygun iş.
  • didaloba yaşlılık (kadınlar için). didaloba muşis xvala kodosüudu: yaşlılığında (kadın) yalnız kaldı.
  • didamcumori, mcumeni atn. nemli ve az güneş alan yerlerde yetişen, insanlarca da yenebilen ekşimtırak bir bitki. insan tırnağı boyutunda ve şeklinde olur.
  • didamôiluri, kçinüoüari vi., nene(r)i atn., didamangisa arş. çocukların bahçede sebze vb. şeylere zarar vermelerini engellemek için korkutmak amacıyla uydurulan bir öcü. inanca göre bu öcünün eğri bir bastonu var ve bahçeye girenleri bu eğri bastonla yakalayıp götürür. livadişe mo delulu didamôilurik oüöopaseûu: bahçeye inme didampilu seni yakalardı.
  • didaşira arş. 1. elişi yapan yaşlı kadın. 2. Yaşlanmış dul kadın. 3. mec. kadın işi yapan erkekler için eleştiri anlamı içerir. didaşira sûeri xen windeçi şuy: dul kadınlar gibi oturmuş çorap örüyor. 4. arş. sinirli, aksi kişi.
  • didi vi., xp., morderi atn. büyük. didi cuma: büyük erkek kardeş. Didi nca: büyük ağaç. Didi dulya: büyük iş. didi nana (nandidi): büyük anne.
  • didinana, nandidi büyük anne.
  • didi cuma büyük erkek kardeş, ağabey.
  • didi 1. ark. Yaşlı. didi üoçi: yaşlı adam. 2. ulu. 3. atn. Nine, büyükanne. didi demiğuru: ninem öldü.
  • didinoba ark. büyüklük. didinoba muşi naüu ren? büyüklüğü ne kadar?
  • dido ark. iyo xp., opşa atn., gyopşa xp., zade arş. 1. çok. Mevaperi oöüomu dido üai momixtu: yoğurt yemek bana çok iyi geldi. 2. Fazla.
  • difoûoni (<dixo foûa) atn., ufoûali peştemalsız, peştemal olmaksızın. difoûoni gale var gamulun: peştemalsız (peştemalını giymeden) dışarı çıkmıyor.
  • ufoûali, difoûoni (<dixo foûa) atn. peştemalsız, peştemal olmaksızın. 3ad. Difoûoni.
  • dixa 1. arazi, yer. dixa mpula: yer dumanı, sis. 2. dünya. �moilapaşkule leûaş yorğani/dixas na mogi, dixas geskidun: �toprak denen yorganı üzerine örtündüğünde/dünyadaki kazançların dünyada kalır (kay: Helimişi Xasani).
  • dixa lobya xp. yer fasülyesi.
  • dixali dokuma tezgahında oturulan yer.
  • dixamakvali atn., dixaqoqore xp., üarûoôili (<lat) patates. nanak dixamakvali cibums: anne patates pişiriyor.
  • dixampula ark. sis, dağ dumanı, yer dumanı. raüanepes dixampula kogoladu: tepeleri sis sardı.
  • dixaşira taş kuşunun bir türü.
  • dixauşkur ark., leûa oşüuri atn. bir elma türü. 1m civarında boyu olur ve çalı biçimindedir.
  • dixo atn. olmaksızın. süani dixo ma mu ôare: sen olmaksızın/sensiz ben ne yapacağım. xami dixo va ti maxenas: bıçaksız, bıçak olmaksızın yapamam. oropa dixo: sevgisiz, aşk olmaksızın. dixo cari: ekmeksiz. dixo nana: yetim, annesiz. dixo nana muyasere him berek: anne olmaksızın ne yapacak o çocuk.
  • diüa, mdiüa buğday. diüa cari: buğday ekmeği.
  • diüapuna buğdaylık, buğday tarlası. puci diüapunas kodoloxûu: sığır buğday tarlasına girdi.
  • dileûoni, uleûali topraksız, toprak olmaksızın.
  • dimiöüa mec. fizyolojik olarak sapa sağlam. dimiöüa steri üoçi: �dimiöüa� gibi sağlam adam.
  • dindğo atn., dindgo ark. arıların kış mevsiminde kovanın açık yerlerini bal mumuyla kapatmaları eylemi ve bal mumuyla kapalı yer. ôuûucepek dindğo doüores: arılar kovanın açık yerlerini sardılar, bağladılar.
  • dinéxiri, diéxiri kan. din3xiri diben: kan dökülüyör.
  • dinéxironi kan yapıcı, kana sahip.
  • dinéxiyayi kanlı, kana bulanmış. din3xiyayi porça muşi avlas kelemidves: kanlı gömleğini avluya koydular.
  • dio, diorde şimdilik, öncelikle, önce.
  • dirüu böbrek. dirüu duk3u: böbreği çürüdü.
  • diro, duyi xp., xeşduyi ark., biüiöi atn. dirsek. diro uûüva3u: dirseği çatladı.
  • dirvana pon., möipeştoroci xp., üirâili ark., ûoroci atn. gökçe güvercin, kaya güvercini, üveyik kuşu.
  • dişkaş bergi vi.beceriksiz, doğru dürüst bir işe yaramayan.
  • dişüa atn. dişka ark. odun. ini ôi moxûaşe dişüape doptorat: kış gelmeden odunları taşıyalım. dişüa sûeri üoçi: odun gibi adam. oyondrinute dişüa deviyi: beklemekten odun oldum. dişüaş bergi var ixmaren: tahta kazma işe yaramaz.
  • divi dev. Divepek didi ncalepe kees: Devler büyük ağaçları söktüler.
  • diéineri atn., âiéineri ark. gülerek. iri şüala di3ineri isinapamûu: herkesle gülerek konuşurdu.
  • âiéineri ark., diéineri atn. gülerek. Ôanda âi3ineri gulun: herzaman gülerek geziyor.
  • diéxiri vi., dinéxiri atn. kan. di3xiri aünen: kan tutuyor. a ûiüi di3xiri ôi cexûuşe doğuru: bir damla kan akmadan öldü.
 
  Bugün 17326 ziyaretçi (22707 klik) kişi burdaydı!



 http://karadenizfiirtinasi.tr.gg/

A&0023305;lış Sayfası Yapın Sık Kullanılanlara Ekleyin E-Mail Yollayın


 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol