KARADENiZFiRTiNASi
  B HARFi
 
  • baba, eba atn., beba arş. baba.
  • babalozi erkek çekirge kuşu. Baş ortası ve ense gri, sırt ve kuyruk kirli sarı, göğüs yüzeyi beyaz renktedir. õ ciceğenişi biöi muşi: çekirge kuşunun erkeği.
  • bağulya atn. dişi çekirge kuşuna benzer bir kuştur. Yapı olarak biraz daha küçüktür. Kanatları sarımtrak, kuyruğu ve göğüs yüzeyi gridir. Dişi çekirge kuşuna göre daha oynaktır. Ancak alıştırılması oldukça zor bir kuştur.
  • bağuti viwe-öuröava�da eskiden bayramlarda toplanılan bir yerin adı.
  • babena atn. taneleri alınmış mısır koçanının üst üste konulması ile yapılan oyuncak ev.
  • babuza atn., babuwa ark. avuç. ar babuza ntxiri komomçu. bir avuç fındık verdi.
  • badeburi yaşlı erkeklere özgü. xoloti kocevoöit badeburi xoronis: yine başladık yaşlılara özgü horona. badeburi dolokuna: yaşlılara özgü giyim.
  • badi 1. ihtiyar erkek, yaşlı erkek. badi doğuru: yaşlı adam öldü. 2. Vi. Çekirdekleri tohum için kullanılmak üzere uzun süre dalında bekletilen, dış yüzeyi kahverengileşmiş salatalık.
  • badibiöi ark. hiç evlenmemiş yaşlı erkek.
  • badoba atn., (erkekler için) yaşlılık. üoçi badobas koüoûroxun. insan yaşlılıkta kırılıyor. badobas xvala kodosüudes: yaşlılıkta yalnız kaldılar.
  • badomeyi ark., mtuti ôuûuci atn. bal vermeyen zehirsiz arı.
  • bageni ark., bargeni xp., baceni arş. derme çatma kulube, dağ evi.
  • bağirdaği atn. beşiğe yatırılan çocuğun düşmemesi için kullanılan geniş bez şerit. yatırılan çocuk bu bezle beşiğe bağlanır. bağirdaği va cuâuûuri bere omwelişe colun: bağirdaği ile bağlı olmayan çocuk beşikten düşer.
  • bağu nezi atn. taneleri kalın bir ceviz türü.
  • bağu, mbağu arş., nobağule ambar. xviûi xvaûa mtel bağus molubğun: kıvır zıvır herşey ambara konmuş.
  • bağuna, mbağuna arş. kiler. m3xulepe bağunas ezderon: armutlar kilerde saklı.
  • bağuri, baxuri xp., bauri atn., k3apa vi. çürük ayında (temmuz 13, ağustoz 13 arası) suya/denize, bahçeye girildiği taktirde deride beyazımsı lekeler oluşacağına inanılır. bu inanca bahuri ya da k3apa denilir. bu hastalıktan korunmak için suya ya da bahçeye bakır (metal) parçası atılır. orubas mo amulut bahuri gaknanere do ûüebi gogakçandanere: dereye girmeyin, deriniz beyazlaşır.
  • baxana ark. kayıkların konulduğu baraka.
  • baürewa 1. eğri büğrü, işe yaramaz ağaç. 2. mec. biçimsiz vücut yapısına sahip kişi; işe yaramaz, toplumda tutulmayan kişi.
  • balabani atn., mşaxuyi xp. çekirge kuşu, yoz atmaca, atmaca şahin.
  • balaxa vi., balaxi atn. gür/yapılı gövdesi ve yaprakları olan otsu bir bitki. balaxa steri divi doren? çok şişmanlamışsın anlamında.
  • Üamara atn. eski Laz evlerinde, tavan tahtalarının üzerine çakıldığı, odanın boyu kadar uzunluğu olan, dikdörtgen biçiminde yontulmuş ağaç.
  • balaxa steri ovapu not. kilo almak, besili hale gelmek.
  • balandani atn. kapı sürgüsü. balandani eünas kogoludvi: sürgüyü kapıya çek.
  • balarwağa ark., pupuli pavri atn., şkvit damari xp. semiz otuna benzer bir bitki.
  • balucaği vi., şanauli patulcani xp., balurâaği domates.
  • Barva, ixi, boria meg. rüzgâr. Barva bas: rüzgâr esiyor.
  • bambua atn. sersemleşmiş, uyuşmuş. mtugik ğurâuli şüomu do bambua diyu. fare zehir yediğinde uyuştu, sersemleşti.
  • banbana vi. yaşlılıktan ötürü hantallaşmış, iş göremeyecek duruma gelmiş kişi. banbana dida. hantallaşmış, iş göremeyecek durumda olan yaşlı kadın.
  • bandaleri sendeleyerek, sendeleye sendeleye, tökezleyerek. bandaleri bandaleri igzas: sendeleye sendeleye yürüyor.
  • bandara bayrak. bandara ijvaûen. bayrak dalgalanıyor.
  • bangala xp. aptal.
  • bardeli arş., wuraüa ark., orosôi orospu, aşifte.
  • barderi bir kazığın çevresinde yığın yapılmış/ yığın halinde. barderi nçala: yığın yapılmış mısır samanı.
  • bardi uzun bir kazık etrafında yapılan çayır, saman vb. yığını. nçala bardi. mısır samanı yığını.
  • bardinca ark., obardale atn. etrafına mısır samanı yığmakta kullanılan uzun ve kalınca kazık.
  • Basa kazık, direk. basa duğes do nca coninktes: kazığı altına geçirip ağacı devirdiler. eünas basa kodumxanes: kapıya kazık dayadılar.
  • basûiüa kayık yapımında kullanılan iskelet eğri ağacı, kayık ağacı.
  • batmani 1. atn. ölçü birimi. 2. vi. büyük küp.
  • baûa atn. gevşek, kendini bırakmış (uzuv). xepe baûa oüaçams: ellerini gevşek tutuyor. xepe baûa naşüvi. elini gevşek bırak.
  • bawai bir bitki türü.
  • böipe xp., möipe atn., ince. böipe şüa. ince bel.
  • becği atn. kusma anında çıkarılan ses. becği konkoli moğams: �salya sümük getiriyor.�
  • becği konkoli moğmalu atn. not. salya sümük getirmek.
  • beciûi 1. arş. önemli. beciûi var on/ ren: önemli değil. 2. atn. aciliyeti olan, acil, öncelikli. beciûi i: acele et.
  • beciûi oyapu not. acele etmek. a wulu beciûi iyi: �biraz acele et.�
  • bedali atn., vala vi. peştemalın etrafına dizilen küçük, yuvarlak ve renkli cisim. kçe mandilis kçe bedali godveri, mo memaşüum guris kva dolodveri (Lazca bir destan).
  • bedarva atn., xarûoma arş., qavari meg. kiremitin bulunmadığı dönemlerde çatı örtmek için kullanılan, gürgen ağacından elde edilen, kısa kesilmiş kiremit biçimindeki tahta parçası, padavra. ixik bedarvape eyojulinamûu: rüzgâr �bedarva�ları uçuruyordu. üaûa bedarvas ar kva eyodumûes do ixişe oçuleûinamûes: rüzgâr �bedarva�ları uçurmasın diye üzerine taş konurdu, böylece �bedarva�lar rüzgârın uçurmasından kurtulurdu.
  • bedi xp., baxûi atn. baht, talih, kader.
  • bedigoöveri xp., bedixamanwa ark. bahtı kara, talihsiz. bedixamanwa nana şüimi: bahtı kara annem.
  • bedui ark., ûişuça atn., ürima ark. zavallı. (acıma belirtir). bedui bere: zavallı çocuk.
  • befa atn. fatma isminin Lazca�da söylenişi. befa uşüuriz cexes: befa elma ağacında oturmuş.
  • belti atn. pıhtı, pıhtılaşmış kan, kan pıhtısı. çxindişe belti dvabğu: burnundan pıhtılaşmış kan döküldü.
  • berci atn., bergi ark. çapa. bercite ona xaşüums: çapa ile tarla kazıyor.
  • bere bara, bere bura çoluk çocuk. bere bara zuğas kodelibğes: çoluk çocuk denize girdi.
  • bere çocuk. zuğaşi berepe: denizin çocukları. Lazonaşi berepe: Lazona�nın çocukları.
  • bere lulu oyapu arş. not. çocuğun küçük olması. nusa(s) bere lulu uyonun: gelinin küçük çocuğu var.
  • bereburi 1. çocukca. bereburi mot ixaôa. çocukca konuşma. 2. çocuklara özgü. bereburi dolokuna: çocuklara özgü giyim.
  • beredixo atn., ubereluli arş., ubereli ark. çocuksuz, çocuk olmaksızın. bere dixo oxori. çocuksuz ev.
  • beroba çocukluk. şüimi beroba: benim çocukluğum.
  • berva, zifozi fırtına. berva meüvatu: fırtına dindi.
  • berweuli nar. berweuli imxos. nar yiyor.
  • besi ark. kayıkların karada dik durmalarını sağlamak için yanlarına konulan üçgen alet. feluüaz besi komeçit i? kayığa �besi� verdiniz mi?
  • beûi 1. çirkin. beûi bozomota. çirkin kız. 2. kötü. beûi beûi memowes: kötü kötü bakıyor.
  • beûi ovapu, beûi oyapu 1. atn. çirkin olmak. 2. ark. kötü olmak.
  • beûoba çirkinlik.
  • bgara atn. ağlama, ağıt. da duğuru, bgaraşe ulun: kız kardeşi öldü, ağlamaya gidiyor.
  • bgara oxinapu ağlama yapmak. ma süani bgara woxle mixinapuûu: ben senin için önceden ağlamıştım.
  • bgareri 1. ağlamış. bgarineri bere: ağlamış çocuk. 2. ağlamaklı. bgareri ixaôaûu: ağlamaklı konuşuyordu. 3. ağlayarak. bgareri bgareri gulun: ağlaya ağlaya geziyor.
  • bgarineri atn. ağlatılmış. bgarineri bere: ağlatılmış çocuk.
  • bğapa arş., talasani atn., siüali ark. mısır çiçeği.
  • bğeri atn. traşlı. dudi bğeri: başı tıraşlı. mustaöi bğeri: bıyıkları traşlı. pimpili bğeri: sakalları traşlı.
  • bğiri xp., mğiri atn. bulanık. bğiri ari: bulanık su.
  • bxuci xp., mxuci arş. omuz. bxucepe momiöüodu. omuzlarım koptu.
  • biaûi, ôaûi xp., ôeaûi arş., xavi atn., xai vi. kötü. ôaûi dulya. kötü şey.
  • bibi ördek.
  • Bincili atn., cunculi, benceli ark., dunduli xp. (kesici aletler için) ağzı kırık, ağzı körelmiş, kesme özelliğini yitirmiş. Bincili xami. kör bıçak.
  • Cunculi vi., 3ad. Bincili.
  • bencela vi. 3ad. Bincili.
  • Dunduli xp. 3ad. Bincili.
  • bibili atn., üuûu ark. çocuk dilinde penis.
  • biöeburi 1. Erkekçe (gençler için). 2. erkeklere özgü (gençler için). bozopek ti biöeburi delikunaman: kızlar da genç erkeklere özgü olan şeyleri giyiniyor.
  • biöi 1. genç erkek. biöepek xoroni ibiran: genç erkekler horon oynuyor. öe biöepe memiyucit. hey erkekler bana kulak verin. 2. Delikanlı.
  • biöoba delikanlılık.
  • biga arş., biüa atn. sopa, değnek. biga tolis gunumûu: sopayı gözüne soktu. biga te mundi nujvaru: sopayla kıçına vurdu.
  • biüiöi atn., diro, duyi xp., xeşduyi vi. dirsek. biüiöi kocontxu: dirseğini yere çarptı.
  • biliili arş., üonöi ark., üonöi xp. 1. ayak bileği. 2. aşık kemiği.
  • bilon3a atn., limbo3a vi. eğrelti otunun hayvanlar tarafından yenen türü.
  • binexepuna asmalık, çok miktarda asmanın bulunduğu yer. binexepunas urâeni wilums: asmalıkta üzüm topluyor.
  • binexi üzüm asması. Üaûa ncas a binexi komebdvit: her ağaca bir üzüm asması saldık.
  • binexoni atn. asmalı, üzerinde asma bulunan. binexoni ncalepes evuluûit. asmalı ağaçlara çıkardık.
  • birapa ark., ûrağoda atn. şarkılı oyun. Lazuri birapape. Laz şarkıları.
  • bizi 1. atn. kedi penisi. üaûu bizi toli süanis. kedi penisi gözüne. 2. ark. 10-15 cm uzunluğunda, şimşir ağacından yapılan ve çarığın üzerinde delikler açmaya yarayan ya da ayakkabı tamirinde kullanılan bir tür iğne; çuvaldız.
  • bizi atn., nâi ark. arı iğnesi. ôuûucik bizi kodelemi3onu. arı iğnesini soktu.
  • bja xp., mja vi., mjalva atn. süt. pucik bja var meçams: inek süt vermiyor.
  • bjaçxa xp., mjaçxa atn., jaşxa meg., mjoraçxa pazar günü, güneş günü. bjaçxa ndğas meptare: çartamba günü geleceğim.
  • bjoli xp., mjoli ark. dut, dut ağacı.
  • bjora xp. 3ad. mjora.
  • bobola atn., bombula arş. 1. böcek. 2. ark. örümcek. 3. (arş.) böcek. 4. (arş.) örümcek. bobola limsa: örümcek ağı.
  • bobolalimsa vi. raxnamosa atn. örümcek ağı. bobolak limsa üorums: örümcek ağ bağlar.
 
  Bugün 17312 ziyaretçi (22689 klik) kişi burdaydı!



 http://karadenizfiirtinasi.tr.gg/

A&0023305;lış Sayfası Yapın Sık Kullanılanlara Ekleyin E-Mail Yollayın


 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol