KARADENiZFiRTiNASi
  K HARFi
 
  • k isim ve sıfatların sonuna gelen takı, isim ve sıfatların ergativ (-k) hali. Bere-k meçu: çocuk verdi.
  • kaçapi ark. verimsiz, kuru tarla.   
  • kada atn. bir tür kek.
  • kada mkveyi ark. öğütülen unun dökülmesi sırasında döküldüğü yere göre en dışta yer alan unlar.
  • kadineri vi. 1. vaat edilmiş. nanas a maindi kadineri miğun: anneme bir yüzük vaat etmişim. 2. adanmış. Ğormotis xoci kadineri vore: tanrıya bir öküz adamışım.
  • kakabuöoni atn. 1. sert yapıya sahip bir bitki türü. 2. mec. sert yapılı nesneleri tanımlamak için kullanılır.
  • kakam3ita ark. ağ böceği.
  • kakan3eli ark. mutfakta asılan ve içine ekmek konulan kap. gyari kakan3elişen eöopi. ekmeği ekmek kabından al.
  • kakara atn. sert ve kuru. cari kakara diyu. ekmek kurudu ve sertleşti.
  • kalamani ark., çapula, çabla atn. çarık. kalamani komoydu. çarığı giydi.
  • kale ark. bayanları çağırmada kullanılan bir ünlem. Kale bozo meleni/ mole var mogalen i?, oxorişa var mulu/ galeni re galeni:
  • kandara 1. çatal dallarda yapılan bir kuş tuzağı. 2. mec. budala, şapşal, yararsız kışı.
  • kanka atn., pem3kva ark., paxva arş. kestanenin dışındaki dikenli kabuk.
  • kankas cexunu atn., nâis gexunu ark.,not. diken üstünde olmak, sürekli tedirgin olmak. muüu ndğan kankas cepxe: kaç gündür diken üstündeyim.
  • kapça ark., kapçia xp., üapşa arş., üapça atn., hamsi. kapçaşi morya: hamsinin suyu.
  • kapça goöüoreri vi., üapça goşüoreri atn. sebzeli hamsi. Bir yemek.
  • kapçaxasani ark. iri hamsi.
  • kapçoni ark., üapçoni atn. hamsili, hamsili olan. kapçoni gyari: hamsili ekmek.
  • kapçoni gyari vi., kapçon möüudi ark., üapçoni cari atn. hamsili ekmek.
  • kapka ark. yaranın üzerinde oluşan kabuk. Pupulis kapka komoodu: yaranın üzerini kabuk bağladı.
  • kaôi ark., üaôôi arş. kesildikten sonra filizlenmiş/kütleşmiş ağaç.
  • kara 1. daire, çember. üalati kara: sepetin ağız yapısını oluşturan yuvarlak kısım. 2. iskelet. üoçi kara xvala dosüudu: adamın sadece iskeleti kaldı. 3. kenar. 4. ark. melon şapka. si para so âiraûi, vaşa komeçi kara? sen parayı nerde bulurdun, yoksa melon şapkanı mı sattın? 5. melon şapkanın tereği.
  • karaüi ark. tere yağı.
  • karmaûe ark., mskibu, pskibu xp. değirmen. karmaûe kva. değirmen taşı. karmaûe ğrindi ğrindi, çoxva badişi çxindi.
  • kartu arş., kanûo ark. 1. kepek. tomas kartu miğun: saçımda kepek var. 2. ark. mısır kepeği, mısır unu elendikten sonra kalan artık. 3. Vi. balık pulu.
  • karûali ark. 1. kağıt. karûali doxaru: kağıdı yırttı. 2. mektup. oroperişi karûali komuxtu: sevgilisinin mektubu geldi.
  • kar3ela, 3er3ela atn., kartu ark., ülantu 1. mısır ununun elendikten sonra arta kalan sert, kabuklu kısmı. 2. taze fasülye lifi.
  • kçe ark., xçe xp., çe meg. beyaz, ak. õ kçe foga dolonkos: beyaz elbise giyinmiş. õ bulepunas gobiûi kçe 3xenis gexuneri: kirazlıkta geziniyordum, beyaz atın üstünde. õ kçeşi mbuli. beyaz kiraz. õ kçemwu: rengi beyaza çalan bir karayemiş türü.
  • xçe xp., kçe ark., atn., çe meg. beyaz, ak. 3ad. Kçe.
  • kçe lobya atn., kçe xaci vi. beyaz fasülye.
  • Kçenca, süendali atn., fifilinca bir ağaç türü. gövdesi beyaz kabuklu, pürüzsüz, dik ve uzun olur.
  • kçeşi, nexi deniz alabalığı.             
  • kçineri saçı başı ağarmış, yaşlı kimse.
  • kçini 1. ak saçlı. kçini badi. ak saçlı ihtiyar erkek. 2. ark. yaşlı kadın.
  • kçini ark., xçini xp., dida atn. yaşlı kadın (ihtiyar).
  • kçinüoüari, didamôiluri vi., nenei atn., didamangisa arş. çocukların bahçeye girmelerini engellemek için korkutmak amacıyla uydurulan bir öcü.
  • kçinuüa ark. yaşlı, yaşını başını almış kadın. dikçinu do kçinuüa diyu. onun saçları ağarmış, o yaşlı bir insan oldu.
  • kçoni beyaz tenli, beyazlı.
  • kekeöi, çeçezi arş. atn. kekeme.
  • kenkve ark., çemçu atn. dişleri eksik olan.
  • kerani, noüe ark., noüi xp., noröi, derani atn., otantik Laz evlerinde ahır ve ahırın üstündeki oda arasına yapılan, ahır kokusunun odaya gelmesini engelleyen ara bölme.
  • kerenöi ark. ekmeğin sert kısmı.
  • kerki vi., çerçi arş. kara kovanın üzerine örtülen kestane ağacının kabuğundan yapılan örtü.
  • kfineri vi., klimeri atn. kesilmiş, tımarlanmış.
  • kiana ark. (<smr) dünya. kianaşa mu mogağu mu gağen: dünyaya ne getirebildin ki ne götüresin (helimişi xasani).
  • kianuri ark. dünyalı. ham kianuri: bu dünyalı.
  • kimoli xp., komoli atn. yiğit, mert, er kişi. kimolis var nungams: adama benzemiyor. kimoli üoçi: yiğit adam.
  • klimeri atn., kfineri ark. kesilmiş, tımarlanmış. klimeri ona: tımarlanmış tarla.
  • Ko, ho 1. Evet. Ko, noğaşa gextu: evet, çarşıya indi. 2. Bir şeyi ya da durumu onaylama veya tasdik etme amacıyla kullanılır.
  • Ko 3. Fiilin önünde kullanıldığında yapılan eylemi vurgular. Noğaşa kogextu: çarşıya �indi�. Burda vurgu �inme� eylemindedir.
  • koğirs ark. bedeldir, değerdir. mtel kianas koğirs, haşo âirapa: bütün dünyaya bedeldir böyle bir manzara. (fahri mtanebiva)
  • kokfali, üokfai 1.arş. yuvarlak çakıl taşı. 2.vi. yumruk büyüklüğünde sarmısak, fındık vs. ezmeye yarayan yuvarlak taş.
  • kolo atn. 1.kalın bir kumaş. kolo sûeri: kolo gibi kalın. 2. peynir koymak için çam ağacının kabuğundan yapılan silindirik bir kap.
  • komoceri atn., gamatxveri, gamatxueri ark. kocaya gitmiş, kocaya sahip, kocası olan, evlenmiş, evli. komoceri oxorca. evli kadın.
  • komoci atn., komoli ark.,kimoli xp. 1. koca. komoci duğuru: kocası öldü. komoci gorums: koca istiyor, koca arıyor. 2. yiğit,mert. komoci üoçi: yiğit ya da mert adam
  • komolebura, komoleburi, komoluri. 1. erkekçe, yiğitçe. komoleburi isinapams: erkekçe, yiğitçe konuşuyor. 2. erkeklere özgü. komolebura modvala: erkeklere özgü ayakkabı. 3. Erkeksi.
  • komoli ark., kimoli xp., komoci atn. 1. koca. komoli duğuru: kocası öldü. 2. yiğit, mert. komoli üoçi: yiğit/ mert adam.
  • komoloba 1. Erkek olma durumu; erkeklik. 2. Erkek olanın niteliği, erkeğe özgü davranış; yiğitlik, mertlik.
  • konçori vi. sıvı haldeki bok/dışkı.
  • konkoli atn., konkola ark. 1. salyangoz kabuğu. õ konkoli sûeri: salyangoz kabuğu gibi. 2. sabun köpüğü. 3. Vi. ipek böceği kozası. 4. Vi. Bayat ekmeğin, üzerine su vurularak sobaya konulması suretiyle yumuşatılmış hali. 5. Vi. içi geçmiş, ahı gitmiş vahı kalmış. õ konkola bozo: içi geçmiş kız.
  • korba atn. karın. õ korba wuna: karın ağrısı. õ korba çxala: ishal. õ korbapşa: hamile. ~ gudeli: karnı �gudeli� gibi olan.
  • korbaçxala atn., korbanüani xp. ishal. õ korbaçxala ayu: ishal oldu.
  • korba dolomşüomu arş., not. kimseyi düşünmeden ne bulursa yiyen.
  • korba golosvalu arş., not. karnına hafif bir ağrı vurup geçmek.
  • korbala atn. 1. çok yiyen, obur, yemek yeme konusunda zaafı olan. õ korbalas ôici var dugutun. obur kişinin ağzı durmuyor. 2. göbekli, karnı dışarı çıkmış olan.
  • Korbaçxala 1. ishal, ishale yakalanmış, ishal olmuş. õ korbaçxala maünu do bğuru: ishale yaklandım, ölüyorum. 2. ishal hastalığı.
  • korbapşa atn., jurşuroni ark., uxvene xp. hamile. õ korbapşa xorâa. hamile kadın. nusa korbapşan: gelin hamiledir.
  • Korbapşa atn. karnı dolu olan, dolu karınlı.
  • korbas oyapu arş. hamile olmak.
  • korbawuna atn., korbauni ark. karın ağrısı. õ korbawuna kemöopu: beni karın ağrısı aldı.
  • koreri soğumuş. õ koreri wari: soğumuş su.
  • korineri soğutulmuş.
  • korme atn., kotume ark. tavuk. korme makvali. tavuk yumurtası.
  • koro 1. büyük ve küçükbaş hayvanlarda görülen tüy dökülmesi. 2. insanlarda deri çatlaması ve soyulması şeklinde görülen bir hastalık.
  • kortula, kortura arş. gürcistan, gürcülerin yaşadığı yer.
  • korturi gürcüce, gürcü (kart) dili.
  • koseri 1. süprülmüş. koseri oxori: süpürülmüş ev. 2. silinmiş. õkoseri stoli: silinmiş masa.
  • kosvanci pazar�ın dağdibi köyünde bir semtin adı.
  • kotumale, okotumale ark., moxvera atn. tavuk kümesi. õ kotumepe kotumales molaxes: tavuklar kümesteler.
  • kotume ark., korme atn. tavuk. õ müyapuk kotumepe omiöüomu: çakal tavuklarımı yedi.
  • koûeri ark. koteri atn. katlanmış. õ koûeri ponûuli: katlanmış pantolon.
  • kovali arş., diüa cari atn., kobali meg. 1. buğday ekmeği. õ didalepe kovalis var cages: yaşlı kadınlar buğday ekmeğine alışamadılar. 2. arş. eli ayağı düzgün, güzel ve şişman.
  • kra, nkra ark., arka atn. boynuz. õ xocis kra eyuûroxu: öküzün boynuzu kırıldı.
  • kraloni, nkraloni ark., arkaponi atn. boynuzlu. õ kraloni xoci: boynuzlu öküz.
  • kresti ark., keşuri xp., ûufa atn., klesti arş. buğu, buhar. õ kresti yulun: buğu yükseliyor.
  • ksini osuruk (sessiz). õ Ôaôulişi Ksini dido üolo ûu: dedemin osuruğu çok acıydı.
  • ksinorace ark., manksinale atn. 1. özellikle dutlarda yaşayan, konduğu yerin çok kötü kokmasına neden olan küçük bir böcek. 2. çok osuran kişi.
  • kudi 1. Fes. õ kudi kocitu: fesi kafasına geçirdi. 2. Şapka.
  • kudi eladgalu not. 1 Atn. bir şeye gözünü dikmek, fırsat kollamak. õ ar msüva bozos kudi keludgu: güzel bir kıza gözünü dikti, onu elde etmek için fırsat kolluyor. 2. Vi. Cana yakın davranarak etkilemeye çalışmak, yaltaklanmak.
  • kudi, kukudi arş. toprak mantarı.
  • kui, mkuri doğangillerden yırtıcı bir kuş, şahin.
  • kuka dantel yumağı.
  • kukuda atn., kunkuli, üuüuni arş. 1. Ipek böceği kozası. 2. atn., mec. kabarcık. dudis kukuda kogamamalu: başımda kabarcık çıktı.
  • kule ark., üule atn. 2. den sonra. Ondğeş_kule: öğleden sonra.
  • üumôuri ark. 3ad. Üuüun3i.
  • kunkuli ark. kabarcık.                    
  • kuri ark. topuk. wineüiş kuri: çorabın topuk kısmı.
  • kursi, kusi atn., krusi ark. tekme. ar kursi kogamirgu: bir tekme çıkardı.
  • kva öeüoûoçeri atn. arakadakileri unutmuş olan.
  • kva öeüoûoçu atn. geride kalanları unutmak, arayıp sormamak.
  • kva ôaôulozi ark. beştaş oyunu.
  • kva şunduli, kva şurduli savurma sûreti ile taş fırlatılan bir tür sapan.
  • kva taş. kva ûaxums: taş kırıyor. kvak kva elidums (atn., dnot.): para parayı çeker.
  • kvaloni taşlı. kvaloni leûa: taşlı toprak. kvalona: taşlı tarla.
  • kvamçire geniş taş. guanti (ğvandi: çayırdüzü) köyüne bağlı yaylada geniş taşlarla kaplı bir yerin adı.
  • kvamöüudi 1. çok sert kaya, sert kaya parçası, sert taş. 2. toprak olmaya yüz tutmuş, sarı renkte yumuşak bir taş türü.
  • kvamüude fındıklı�nın �öuröava� köyünde bir yerin adı.
  • kvamurgi ark. bir taş cinsi.
  • kvanöala ark. dere taşı, taş.
  • kvanöala ark., wiüvabi atn. Çakıl, çakıl taşı.
  • kvanöalapuna 1. çakıllık. 2. taşlık.
  • kvanöalapuna ark., wiüvabepuna atn. çakıllık.
  • kvanöareri yazılı taş. bir yer adı.
  • kvanöaru tebeşir.
  • kvaûiûi sivri uzun taş.
  • kyona, tena, te ark., çona atn. ışık. kyona çkimi: ışığım benim.
  • kyorüuşi xp. (<tur.) çobanaldatan kuşu.
  • kyoşdere ark., çoşûere atn. bir tür rende.
  • kyuntu xp., çuntu atn. hantal, ağır ve yavaş hareket eden.
 
  Bugün 17318 ziyaretçi (22699 klik) kişi burdaydı!



 http://karadenizfiirtinasi.tr.gg/

A&0023305;lış Sayfası Yapın Sık Kullanılanlara Ekleyin E-Mail Yollayın


 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol